22 Kasım 2013 Cuma

Wishes....


Tüm dilekler gerçek olsun....................

Ötekiler



Tuncay Özkan'ı seviyorum. Uzun zamandır takipçisiyim. İçinde bulunduğu durum içimi acıtıyor ama bekliyoruz. Sadece bekliyoruz hani bizim yapabileceğimiz sadece sandıkta göstermek ya bakalım ne olacak. Bakalım ne zaman kurtulacak bu esaretten bu rezillikten.

23 Eylül 2008 den beri Silivri'de. Büyük haksızlık yapıldı yapılıyor ....... ama zamanı gelecek. Hayatı çalındı ondan ve kızından hatta daha çok kızının hayatından çaldılar. Babasıyla büyüme şansını aldılar elinden. Kızınında başına gelmeyen kalmadı okulda sorunlar yaşandı , hapishane ziyaretleri sorun yarattı.............

Ben takipçisi olarak bir seveni olarak ona oy vermiş birisi olarak onu çok sevdiğimi ve en çabuk zamanda çıkmasını dilediğimi bildiririm. O dışarıdayken konuşmalarını, meetinglerini kaçırmazdım. Şimdi ilişki farklı boyutta sanal dünya , medya ve kitap..... Evet işin özü şu asıl anlatmak istediğim onun şu son kitabı.

ÖTEKİLER okurken zaman zaman hadi canım daha neler dedim. Sonra içinde bulunduğu şartları düşündüm. Bir ara hikayenin gerçekliğinden şüphe ettim bu kadar da olmaz olamaz dedim. Ama kitabın sonunda : Olayların tamamı Hüseyin Yanç'ın gerçek yaşam öyküsünden kurgulanarak romanlaştırılmıştır. demiş.
Şimdi bu ne demek baz aynı ama artısı ve eksisi var ve bazı insanların kişisel haklarını korumak adına isimlerle oynanmış. Buraya kadar da tamam kitap güzel mi güzel. Bir kere kısacık hemen bitti. 171 sayfa. Heee daha uzun olmasını tercih edermiydim yok yetti.
İçimde çelişkiler olduğu bir dönemde okudum bir de o gözle bakalım dedim ama ben o gözle bakamadım. Ben hatta bu kitaptan sonra daha bir ötekilerden hissettim kendimi. Terör azaldı zannettiğim, zannettiğimiz yıllarda (benim üniversite yıllarımın sonlarında) amiyane olacak ama ben akıp kokarken neler oluyormuş dedim.
Bir de politik görüş falan ne oldu ? Devrimci gerilla oldu, pişman oldu asker oldu, sivil oldu baba oldu işçi oldu en sonunda Ergenekoncu oldu. Bunların hepsi nasıl oldu? demeden de edemedim.

Soz söz: Kitabı mutlaka okuyun. Sonunda kurgulanmıştır diyor ve ben ce son mektupta bir anda Rızgar Tuncay Özkan oluyor hani şu kızına yazdıklarında.............

12 Kasım 2013 Salı

Contemporary Istanbul 2013

Bu sene 8.si düzenlenen Contemporary Istanbul ben ce kaçırılmaması gereken etkinliklerden biri. Hele hele Istanbul'da yaşıyorsanız hiç kaçırılmamalı. Ben ciddi bir takipçi olarak önce biraz rakkamlarla konuşacağım. Genel bilgi adına CI nedir......ne değildir........
Kendi web sayfasından alıntı yapacak olursak :

7-10 Kasım tarihlerinde 8.si gerçekleştirilecek Contemporary Istanbul, Art Istanbul Sanat Haftası (4-10 Kasım) ile beraber İstanbul’u geniş bir sanat izleyicisi kitlesinin odak noktası yapacak. Türkiye’nin en kapsamlı uluslararası çağdaş sanat fuarı Contemporary Istanbul, 650 sanatçı, 3000 eser, 23 ülkeden 96 çağdaş sanat galerisi ile beraber 70.000’den fazla ziyaretçiyi İstanbul Kongre Merkezi İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda buluşturuyor.
En büyük yeniliği video, yeni medya ve genel anlamda dijital sanatın bütün tarzlarına adanmış Plug-in Istanbul Yeni Medya Bölümü.
Çevre ülkelere de ev sahipliği yaparak İstanbul’u merkez haline getirmeyi amaçlayan CI, "Yeni Ufuklar” bölümünde Rusya’dan galerilere, sanatçılara yer veriyor. 2014 yılında Yeni Ufuklar Çin’i konuk edecek.
CI Dialogues Konferans Serisi bu yıl ‘Yeni medya, yeni teknolojiler ve sanat’a ve Rusya’dan güncel sanata odaklanıyor.
Viyana Aksiyonizmi’nin kurucularından Hermann Nitsch, 66. Boya Aksiyonu’nu (Malakt; Painting Performance), 8. Contemporary Istanbul’da 500 m2’lik bir alanda fuar boyunca sergileyecek.
Özel Proje Diyalog: Viyana’dan Sanat çerçevesinde 10 küratör tarafından seçilen 20 Avusturyalı çağdaş sanatçıların eserleri sergilenecek.

Oldu bitti ama bu sene de gayet başarılıydı. Ben bu sene 8 yaşındaki oğlumla gittim. Daha önce de götürmüş olmama rağmen bu sene gitmeden mızıkçılık yaptı ama biraz sohbetle ilgisini çekebildim ve çok keyifli gezdik. Onun gözünden sergiyi gezmek daha da eğlenceli oluyor. Elinde I pad i beğendiği işlerin resimlerini çekti. Karşılıklı fikirlerimizi paylaştık güzeldi. Giriş katı bitti bizim I pad in şarjı bitti aynı anda Ege'nin de şarjı bitti. Neyse ki imdadıma aşağı kattaki çocuk atölyesi yetişti. Hemen kaydolduk ve ben 1,5 saat kazandım. O da çok keyif aldı. Önce bir araba sonra da kendi tabiriyle bir "cisim " çizdi. Gerçi cisim bitmeden süremiz doldu çıkartıldık ama olsun yine de eğlendi.


Bu çalışma hemen girişteydi.Kimler var kimler..........







Bu iki çalışma da Nejdet Vergili imzası taşıyor ben çok beğendim.




"Sonsuzluk tüneli" nde ben ve oğlum burada çok eğlendik. Ege yansımalarını Saymaya çalışmış.........




SIRTIMI YASLAYACAK DUVARIM OLMALI........................ Buğu yapmış cama parmakla yazılmış hissi veren bir iş ti. Duru, çocukça ve çok dürüst........ Sevdim.


 MATISSE.....  Yoruma gerek yok ..........





En beğendiğim iş. Şanslıyım ki sanatçısıyla tanıştım. İşini anlattı. Hoş bir sohbetimiz oldu. Benim şu anda böyle bir bütçem yok ama alabilmeyi çok isterdim. O hissi sanatçıya da yansıtmış olmalıyım ki İtalya'ya galeriye davet etti. Kartını aldım. May be someday one day............. Nice to meet you Marco Di Gıovanni Zaten ben de İtalyanların yeri hep ayrıdır. Bu çalışmasının ismi "The great eclipse of 2013"



 Başka bir çalışması. İşlerinde hep ajandaları kullanmış. Baştaki dünya ve şehirler koordinatları hep açık ve o şehir hep altın varakla işaretli. Kurşun kalemlede incecik desenlenmiş çok zeki ve yaratıcı çalışmalar. Çok sevdim çok.


 Bu çalışması da "Mandala della Indie" Bu çalışmada Ajandalarda işaretli olan nokta hep Dhakar.





 Hermann Nitsch ............ Şanslıydım ki performansını canlı seyredebildim. Gerçi sanatçı çok yaşlı olduğundan sandalyesinde oturuyor ve asistanlarına bastonuyla göstererek çalışıyor ama olsun. Bu çalışma itiraf etmeliyim ki beni aştı. Nasıl mı? Algımı rahatsız etti diyeyim yaniiii  sevmedim. Neden böyle ? yada bu kadar rahatsızlık verebilen bir iş nasıl sanat oluyor ? anlamak istemedim. Anlamıyorum da beni rahatsız ediyor. Çok geniş bir alanda kan .... her yer kan................bir köşede ise video yansıtılmış. Hatta üstteki resimde ayakları çarpraz duran siyahlı adamın arkasında flu olarak videoyu görebilirsiniz. İsa çarmıha geriliyor kan içiriliyor çıplak isa hep o kanı kusuyor. Sonra üzerine büyükbaş bir hayvan bağlanıyor hayvan karkas halinde aradan öğrenciler hayvanı ortadan biraz daha açıyor.................... Gibi. Anlayana ve sevene saygım sonsuz. Sonuç ben ce ..........zevkler tartışılmaz , tartışılamaz. Ben de anlamak ve sevmek zorunda değilim.


Bizden bir sanatçının işlerini paylaşayım. Berkay Buğdanoğlu Çelik üzerine akrilik ve pastelle çalışmış. Çok keyifli işler di.
Son söz :

Gitmeli........... seneye gidin ............... hem keyif alacaksınız hem de bir çok yeni sanatçıyla tanışacaksınız. Ben mesela Marco di Giovanni ile şahsen Berkay Buğdanoğlu ile de işleri vasıtasıyla tanıştım ve ikisini de tanıdığıma çok memnun oldum. Umarım paylaşımlarım size de keyif vermiştir. Sonuçta sanat bana göre : Keyif almak ve vizyonumuzu genişletmek içindir. So Enjoy.............

9 Kasım 2013 Cumartesi

Art as Theraphy




Okumadan sevmek, kapağını görüp istemek benim başıma gelen bir haldir. Şimdi sırada okunmayı bekleyen kitaplarım olsa da ben bu kitabı istiyorum. 2014 gelmeden bulup okumalıyım.




Alain de Botton severseniz kaçırmayın. Kitapçıları henüz gezmedim ama araştırma sonucumu buradan bildiririm. Anlıyacağınız burada basılıp basılmadığından haberim bile yok.

Gelelim kitap ne anlatıyor kısmına :
Bir romancı ve filozof olan Alain de Botton kitapta yine filozof ve sanat tarihçi olan John Armstrong ile işbirliği yapmış. İkili şu meşhur "Sanat ne içindir? " sorusunu soruyor.

Kitapta sanat, mimari ve design şaheseri olan 150 örnekle okuyucuya aşk, doğa, para, politikaya  ve karşılaşılan zorluklara rağmen sanatın nasıl iyi ilişkiler kurmayı, mutluluğa ulaşmayı ölene kadar sağladığını anlatıyor.
Bu kitap okuyucunun  sanatla ilgilenenlerle konuya yeni olanlar arasındaki farkı ve bizim sanata olan yakınlığımızı algılamamızı sağlıyor.

Kitabın ismi beni çok etkiledi. Terapi olarak sanat .............. Benim de tam yapmaya çalıştığım şey bu.
İstem dışı erken emekli olup kendimi terapistin koltuğuna atacağıma en büyük aşkım seramik atölyesine attım ve bir de hoşlanamadığım bir resim atölyesine. Resim askıya alınacak çok kısa zaman da olmadı olamadı. Bana uymadı diyeyim. Ama seramik terapim olacak her perşembe sabahtan akşama çamurla yoğuracağım herşeyi.................
Bir de bu kitabı okudum mu tamamdır............... Meraklısına duyurulur....................

Art


2 Kasım 2013 Cumartesi

Just for Joy

 Bunu yapabilen zaten nirvana ya gelmiş deeee dönmüş bile. O negatif şeyleri şöyle elimizin kenarıyla uzaklaştırsak ve şükretmeyi unutmasak. Ve istemeyi bilsek. Evrene iyi dileklerimizi yollayıp huzurlu olmayı becersek.
Hani şu Japonarın yaptığı su testini hiç unutmasak.
Test şöyleydi: 2  bardak su alıyorlar aynı kaynaktan ve birisine günlerce hard müzik dinletip düzenli şekilde gelip nefret içeren kötü sözler söylüyorlar diğer suya ise soft dinlendirici müzikler dinletip düzenli şekilde güzel tatlı konuşmalar yapıyorlar. Sonuç şaşırtıcı oluyor 15 günün sonunda negatif yüklenen su bulanıklaşmış diğer su ise berrak kristal gibi duruyor. Yani bilimsel bir ispat işte...................... Anlayana , anlamak isteyene.....

Yaniiiiiiiiiii çok fazla düşünmeyin. Biraz oluruna bırakın. Düşünceli ve sıkıntılı insanın cildi grileşiyor ve suratı gerçekten çirkinleşiyor.


 Yaniiiii becerebiliyorsanız ne ala.............. Hani şu seninle konuşmak beni çok rahatlatıyor diyenler var ya ........ Onlara kanmayın aslında zehirlerini size akıtıyorlar kendileri hafifliyor ama siz artık onun dertleriyle yüklü üzüntülü birisi olup çıkıyorsunuz.


 Keşkeeeeee...............


 Unutmayın.................


 Yaniiiiiiiiiiiiiii.......................


Ben ce de............................

Az önce ki mesajdan sonra bu sadece bir iyi niyet ispatı yadaaaa çalışmasıdır. Anlıyacağınız Delirmedim henüz .....................Halaaaaa  içimde iyilik var o "wild thing " bastırılmış vaziyette . Siz resimler ve yazılardan keyif alın. Enjoyyyy yani enjoyyyyyyy.
:))

WILD WILD THING..........

Evet çok doğru "hepimizin içinde vahşi birşey var" Ben bunu trafikte anladım. Eskiden trafikte yol vermeyen ve ara gazı verip üstüne üstüne kıran sapıkları yada delileri anlamazdım.
Ama meğer benim de içimde onlardan varmış. Zor tutuyorum "henüz" ama bir bıraksam neler yapacak kimbilir.
Genelde kendimi hep " ahhh ben de şöyle 2.el bir tahoe jeep olacaktı daaaaa " derken buluyorum. Karşımdakinin tamponunu ne hale getirebileceğim yada o sevimsiz suratının altında ki kapıyı nasıl içeri göçerticeğimi hayal ediyorum.
Trafik deli dolu deli............. Hele benim gibi uzun yol şöförüyseniz..............Keşke kamyon şöförü demek isteseydim onlar en azından trafikte pek kalmıyor ve hep şehirler arası güzel doğa manzaralarıyla yol alıyor. Ama bennnn öyle mi.............Normalde yarım saat hadi bilemedin 45 dk lık yolu 3.5 saatte aldığım oluyor. Elimde belediyenim trafik bilgilendirme uygulaması açık ve kırmızı görünce alternatife kaç kaç kaççççç
Biliyorum ki yolumda kalsam daha iyi olur ama dayanamıyorum trafik aksın istiyorum ve kaçıyorum.
Hatta bazen bana yol vermeyenlere " versen ölür müsün, boyun mu uzadı yada sen benim nerelerden beri bu halde geldiğimi biliyormusun ?"  demek istiyorum.
Sözün özü şudur ki siz si olun trafikte kimseye bulaşmayın ya zaten delidir yada benim gibi delirmesine ramak kalmıştır.
Huzurlu ve mutlu, trafiksiz bir haftasonu diliyorum...................