26 Aralık 2013 Perşembe

New Years TO DO LIST #1 Dont forget


24 Aralık 2013 Salı

Another wish for ...........


Chalet with a pool :)) Must have or at least  must stay for a while :))

The day after :))



Ertesi gün bu halde olsak bile o gece kudurmalı :))

New Year



Biz aynen uygulayacağız. Evde sevdiklerimizle partiiiiiiiiiiiiiiiiii içip içip güleceğiz. Sizde yapın :)) Kurallara uyun :))

New Year



Sevdiklerinizle beraber çok sağlıklı ve çok mutlu ve çok huzurlu ve çok keyifli ve çok kahkahalı ve çok seyahatli bir yıl olsun diliyorum.............. İstersen olur istemeyi bil :))

New Year



2014 te sigara içen kalmasın. Unutmayın when you smoke your baby smokes............ çocuğunuz, eşiniz, arkadaşınız hepsi sizin yüzünüzden içici olur. Kendinize acımıyorsanız onlara acıyın..........Temiz ve sağlılklı bir yıl olması dileğiyle............

New Year



A wish for christmas............. Someday .............oneday .....................

New Year



Böyledir yılbaşı ......... Sıcak ve kırmızı .................... Neşeli ...............

New Year Tree Idea



Bu da benim 5 sene önce ki bir ağacım. Çok severek hazırlamıştım. O sene nedense fabrikada (yılbaşı ağacı ve süsleri her sene biz de fabrikaya yollanır depo maksatlı ) bulunamayan süs kolim bana bu ağacı hazırlattı. Düşündüm taşındım benim hayatım da daha güzel süs varmı ki dedim ve çocukların fotolarını büyütüp ağaca astım. O kadar sevdim ki Martha Steward a resmini yolladım ve o sene yayınladı :)) Yani fikir ....Sevene... anlayana......

New Year Best Tree Idea



Orjinalinin yanında olmayı tercih ederdim ama kim bilir belki de seneye.......... Bilginize Paris George V Four Seasons Hotel............ Niyetlenirseniz ben kontrol ettim yılbaşı için odaları kalmadı üzgünüm.............
Ama ben bu ağaçlarına Bayıldım tek kelimeyle bayıldım. Süper yaratıcı ve şık bir ağaç .

New Year



 Lütfen .......Lütfen..............Ama lütfen ........

New Year Decoration.......


 Evinizi süsleyin. İllaaakiiii pahalı süslere gerek yok. Severek yaparsanız çok daha güzel oluyor örnek te göründüğü gibi :))

New yearrrrrrr



Az kaldı..... Hergüne bir foto projesi yalan oldu ama olsun şimdiden sonra başlarım ben deee.....

10 Aralık 2013 Salı

2014



Bayıldım , çok tatlı değil mi? Böyle fotolar paylaşma kararı verdim . Her gün bir tane olacak . O heyecanı korumak , olmayanlara da heyecan aşılamak için . 

2014 gel bakalım ama lütfen çok güzel gel . Sağlık , mutluluk ve huzur ver hepimize...............

Art



Geri dönüşüm faydalı ama bu kadar faydalı olabileceği......... İşte bütün iş bunu fark edebilme de. Sanatçı sadece boş plastik meşrubat şişelerini kullanarak harika işler çıkartmış.
Sonuç bence nefes kesici. İşte yaratıcılık bu dedirtecek cinsten.

Bir diğer çalışma ise doğaya , doğala dönmemiz gerektiğini hatırlatıyor sanki . Hatırlatmıyor da doğalın güzelliğini gözümüze sokuyor . Sanat bu sefer Ham malzemelerden elde yapılmış fırçalar olarak karşımıza çıkıyor fakat bunlar kullanımlık değil seyirlik . Fırçanın gövdesi gibi kılları da doğal malzemeden yapılmış . 



Kaç kere yazdın yeter demeyin : İşte yaratıcılık bu........... Bunu akıl etmek app ayrı bir meziyet...... İşte bu yüzdendir ki öyle herkes kolay kolay sanatçı olamaz . Yaratıcı olamaz . Bu da biline............ Hele hele bazı sanat eserlerinin karşısına geçip "bu ne şimdi ben de yaparım " demek hiç olmaz . Haddimizi bilelim ve sanatı ve sanatçıyı takdir etmeyi bilelim . Lütfen .............. Son söz : Benim kadar beğenmiş olmanızı dilerim ENJOY

8 Aralık 2013 Pazar

Pazar sabahı eğlencesi



Grand Hyatt İstanbul Otel'de bu sene düzenlenen IWI Christmas Festival bugün gerçekleşti. Sıkı takipçi olarak açılış saatinde kapıdaydım. Bu sene nedense öyle çok keyifli gelmedi bana. Alacak bir şey bulamadım. Sadece bir takıcıyla tanıştım o da Caddebostan da atölyesi olan tatlı bir hanımdı. Bakınıp bakınıp alamadım yoğun du. Klasik ben olarak öyle kovalaklık yaparken alışveriş yapamıyorum benim için huzur ve sukunet lazım keyifli alışveriş için.
Bari yiyecek standlarından birşeyler alayım dedim onlarda bu sene sönük geldi bana sonra amaaan yılbaşı meçhul , şimdi onlar eve gidene kadar kokuşur ,  hiç taşıyamam gibi mazeretler sıralayarak almadım.
Sonuç kaçırdınız mı yoksa oradamıydınız bilemem ama keyifli bir pazar sabahı geçirdim diyebilirim. Ben müthiş bir limon marmelatıyla tanıştım. Sonra brezilyalı i-na-nıl-maz bir puding le tanıştım. Harika bir yılbaşı hediyem oldu sedef bir buddha bileklik aşık olduk birbirimize ve o bana söz verdi 2014 müthiş geçecek.

Hepimiz için çok keyifli ve güzel bir yıl olsun.Ben başka ne diyeyim ..... :))

6 Aralık 2013 Cuma

Cake Recipe ...........Enjoy


Şimdi paylaşacağım kek resmen benim uydurma tarifim. Övünmek gibi olmasın ama tadı nefis oldu. Bu da nereden çıktı demeyin. Oğlum evde hastaydı bana ev bastı hadi bir kek yapayım dedim   (benim huyumdur hep uydurma kek yaparım ) ama bu sefer malzeme kontrolu yapmadan karışımlara başlayınca geri dönemedim ve evde ne varsa ya tutarsa dedim. Bir kekte olması gereken en önemli malzemem yok tu UN.
Bu kekte 2 acayip malzeme var birisi kaba kepek bunu daha önce ekmek yaparken kullanmak üzere almış ve hiç kullanmamıştım. Diğer acayip malzeme ise pazarda bir hanımın tavsiyesiyle alıp yine hiç kullanmadığım mısır yarması. Ne işe yarar onu bile bilmiyorum. Ama oldu. Kekim gerçekten güzel oldu. Bir tek uyarı yapmalıyım şu mısır insanın dişine kıtır kıtır geliyor değişik oldu yani . O kıtırlığı istemem diyenler eklemese de olur yani. :))



Molly nin Portakallı kepekli keki

Gerekli Malzemeler :

- 3 yumurta
- 1 bardak şeker
- 1/2 bardak tereyağ
- 1 portakal
- 2 yemek kaşığı nutella yada sarelle
- 1/2 bardak un
- 1 bardak kaba kepek
- 1/2 bardak mısır yarma
- 1 paket kabartma tozu

Yapılışı :

Fırını 175 derece de ısıtalım. Portakalı iyice yıkadıktan sonra küçük bir tencerede iyi suyla 20 dk haşlayalım. Bunu duyunca şaşırmayın bütün olarak suya atın haşlayın sadece sapının olduğu yerdeki düğme gibi olan yani dalına tutunduğu yeri söküp atın.
Klasik kek tariflerinde olduğu gibi önce oda ısısındaki tereyağ,yumurtalar ve şekeri iyice çırpın. Sonra haşlayıp blender dan geçirdiğiniz portakal püresini de katıp çırpın. Burada tekrar şaşırmayın portakala halaaaa bir müdahalemiz olmadı bütün aldık haşladık bütün olarak püre yaptık.
Şimdi sıra kuru malzemeleri katmaya geldi karıştırmaya devam ederken tüm malzemeleri katalım tabii ki kabartma tozunu en sona bırakın.
Ben pişirme kağıdını muslukta sırılsıklam ıslatıp bez sıkar gibi sıkıyorum sonra kalıba daha kolay yerleşiyor size de tavsiye ederim. Kağıdınız yoksa tabii ki yağlı kek kalıbı da olur. Karışımı kalıba alın ve 150 dereceye kıstığınız fırınınıza atın. Süre veremem ama göz kararı yani kekin rengi ve kokusu kendini belli eder ama yine de nasıl emin olurum derseniz ince uçlu bir bıçak saplayın eğer bıçak temiz çıkarsa o kek pişmiştir ama yok daha islak kek karışımına bulanıp çıktıysa o zaman daha vakti var demektir.
Sonunda pişince afiyet olsuuuuunnnnn.

4 Aralık 2013 Çarşamba

Green Art

Green Art son dönemde iyice öne çıktı. Green Art ne demek ? Doğal malzemelerle sanat yapmak, kimyasal yada doğaya zarar verecek malzemeler kullanmamak. Ben doğayı sevelim koruyalım diyorum ama şu son dönem organikçi çılgınlardan olmadım. Bana göre körü körüne organikçi olmak imkansız. Eğer o imkansızı başarabilenlerdenseniz başarılı ve inatçısınız demektir ama bir de hayat sizin için biraz zor da demektir. Bu zorluk hem maddi hem de manevi tabii. Neyse organikçilere de selamlar ama benim asıl derdim doğayı ve sanatı sevenlerle ..............
Doğayı seven masif mobilya aşığı birisi olarak ben sizi Green Art sanatçısı olarak iyi bir örnekle tanıştırmak isterim  :






Nice to meet you Mr.Jaehyo Lii Umarım siz de çalışmalarını beğenmişsinizdir.

Do not forget








Kadınlar ve iğneleri



Kadınlarla ilgili bir açık vereceğim yani erkekler haberiniz ola..... Biz kadınların neden se hep aklında iğneler vardır. Hep böyle birşeyler birşeyleri kurcalar. O iğnelerden kurtulsak zaten ohhh diyeceğiz.O ayrııııı
Yani beyler haberiniz olsun iğnelerimizi bilin bir de kurcalamayın eğer iğneleri çıkartmak istiyorsak zaten önce biz gelip size anlatırız yok eğer anlatmıyorsak o zaman bırakın bizi iğnelerimizle rahatız.
Sanatçı da sanırım buna gönderme yapmış. :))

"Tamam mıyız?"



Dün uzun zamandır özlediğim yönetmen Çağan Irmağın son filmine gittim. "Tamam mıyız ?" Şimdiye kadar seyrettiğim filmleri beni çok etkilemişti bunda da aynı etkiyi bekledim ama olmadı. Yanlış anlaşılmasın film çok başarılı ama bence bir önce ki filmin başarısının üzerinde değil . Çağan Irmak için vasat ama pisaya için üstün bir film diyeyim.
Hikaye pek kimsenin dokunmak istemediği iki uçtan geliyor. Yani varlığından haberdar olup "etkile sütlüye karışmayalım " denilen cins. Anlıyacağınız türünün az ama iyi örneklerinden birisi.

Film de Temmuz karakterini  Deniz Celiloğlu canlandırıyor. Onu şuradan tanıyabilirsiniz Kanal D de yayınlanan Çalıkuşu dizisinde ki antipatik doktor Selim. Bu filmde ben ce yıldızı parlamış. Çok beğendim. Onu daha iyi tanıtmak için kanal D nin kendi sayfasından alıntı yapacağım :
1986 Bulgaristan doğumlu. 3 yaşında ailesiyle Türkiye'ye geldi. 13 yaşında tiyatro yapmaya başladı. Mimar Sinan Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü mezunu. Bu ana kadar çok sayıda tiyatro oyununda görev aldı ve hala almaya devam ediyor. Kanal D'de yayınlanan Kanıt adlı diziyle televizyonda da oyunculuk yapmaya başlayan Celiloğlu, ilk sinema deneyimi de olan ‘ev’ filminin ardından bu sezon gösterime girecek olan "İçimdeki Balık" ve "Tamam mıyız" adlı sinema filmlerinde başrol oynadı.

Diğer karakter ise yine Kanal D de yayınlanmış olan "Öyle bir geçer zaman ki " nin yakışıklı ve asi abisi Mete yani Aras Bulut İynemli. Dizi de kendini ispat etmişti bu filmde de onaylatıyor tekrar. Onun da vikipedi den aldığım biyografisi şöyle :

Aras Bulut İynemli (d. 25 Ağustos 1990) Ağabeyi tiyatrocu, ablası da ses sanatçısı olan Aras Bulut İynemli, Beşiktaş Anadolu Lisesi mezunudur ve İTÜ de uçak mühendisliği okumaktadır. Patos reklamında da oynayan İynemli, başka bir reklam filminde İtalyan futbolcuyu canlandırırken Yönetmen Zeynep Günay Tan'ın dikkatini çekmiş, Öyle bir geçer zaman ki dizisinin deneme çekimlerine çağrılmış ve deneme çekimlerinde başarılı olmuştur. Aras Bulut İynemli, Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisinde Mete karakterini canlandırdı.
2012 yılında çekimleri tamamlanan, 2013 Mart ayında gösterime giren Mahmut ile Meryem filminin başrolüdür. Ancak filmde Aras Bulut İynemli'nin oyunculuğu birçok eleştirmen tarafından beğenilmemiştir. Oyuncu son olarak Muhteşem Yüzyıl dizisinde Şehzede Beyazid karakterini canlandırmaktadır.

O çok iyi bir oyuncu. Umarım her zaman doğru projelerde yer alır ve çok başarılı olur. Bir de unutmadan vikipedi den aldığım metin de oynama yaptım : Türk dizi oyuncusu diyor du. Ben sildim ben ce o iyi bir oyuncu. Sadece dizi oyuncusu demek onun oyunculuğuna hakaret olur ben ce.
Film bu iki karakter etrafında dönüyor zatten toplam 6 oyuncu var ve hepsi birbirinden iyi isimler ve oyuncular. Başrol oyuncularının oyunculuk hayatlarının başında olup çok başarılı olmaları beni gelecekte seyredeceğimiz Türk filmleri için ümitlendiriyor diyebilirim. Bu filmde ise Senarist ve yönetmen olarak ta Çağan Irmağı görünce haklı olarak beklentileriniz yüksek oluyor.
Acizane benim tavsiyem şudur ki bu filme gidin. İyi oyuncular ve keyifli bir film sizi bekliyor. Artık Türk filmlerinin çoğu kaçırılmaması gereken cinsten filmler oluyor ne mutlu bize.
Not :
Filmde oyuncuların adlarını yanlış yazmıyayım diye beyazperde.com a danıştım ve hatta poster fotosunu da oradan aldım. Ama hikayeyi okurken anladım ki bu sayfa admin i filmi seyretmemiş yada anlamamış. Benim için bu bir işaret oldu. Şöyle ki  zaman zaman yerli filmler için google a sorduğumda ilk sıralarda karşıma çıktığından okuduğum bu sayfa dikkatli yayın yapmıyor. Yani bugünden itibaren tarafımca okunmayacak. Olur da merak edip konuyu oradan okuyacak olursanız bilin ki Temmuz adlı karakteri terk eden bir kız değil bir erkek. O aşk acısı çeken bir eşcinsel.
Tekrar söylemem gerekir Çağan Irmak iyi ki varsın Türk sinemasının en iyilerinden birisisin ve her filmini hayranlıkla izleyen bir takipçinim. Eğer siz okuyucular onu sevenlerdenseniz size instagram hesabını da tavsiye edebilirim çok güzel fotgraflar yayınlıyor. İyi gözü olan çok iyi bir sanatçı.

22 Kasım 2013 Cuma

Wishes....


Tüm dilekler gerçek olsun....................

Ötekiler



Tuncay Özkan'ı seviyorum. Uzun zamandır takipçisiyim. İçinde bulunduğu durum içimi acıtıyor ama bekliyoruz. Sadece bekliyoruz hani bizim yapabileceğimiz sadece sandıkta göstermek ya bakalım ne olacak. Bakalım ne zaman kurtulacak bu esaretten bu rezillikten.

23 Eylül 2008 den beri Silivri'de. Büyük haksızlık yapıldı yapılıyor ....... ama zamanı gelecek. Hayatı çalındı ondan ve kızından hatta daha çok kızının hayatından çaldılar. Babasıyla büyüme şansını aldılar elinden. Kızınında başına gelmeyen kalmadı okulda sorunlar yaşandı , hapishane ziyaretleri sorun yarattı.............

Ben takipçisi olarak bir seveni olarak ona oy vermiş birisi olarak onu çok sevdiğimi ve en çabuk zamanda çıkmasını dilediğimi bildiririm. O dışarıdayken konuşmalarını, meetinglerini kaçırmazdım. Şimdi ilişki farklı boyutta sanal dünya , medya ve kitap..... Evet işin özü şu asıl anlatmak istediğim onun şu son kitabı.

ÖTEKİLER okurken zaman zaman hadi canım daha neler dedim. Sonra içinde bulunduğu şartları düşündüm. Bir ara hikayenin gerçekliğinden şüphe ettim bu kadar da olmaz olamaz dedim. Ama kitabın sonunda : Olayların tamamı Hüseyin Yanç'ın gerçek yaşam öyküsünden kurgulanarak romanlaştırılmıştır. demiş.
Şimdi bu ne demek baz aynı ama artısı ve eksisi var ve bazı insanların kişisel haklarını korumak adına isimlerle oynanmış. Buraya kadar da tamam kitap güzel mi güzel. Bir kere kısacık hemen bitti. 171 sayfa. Heee daha uzun olmasını tercih edermiydim yok yetti.
İçimde çelişkiler olduğu bir dönemde okudum bir de o gözle bakalım dedim ama ben o gözle bakamadım. Ben hatta bu kitaptan sonra daha bir ötekilerden hissettim kendimi. Terör azaldı zannettiğim, zannettiğimiz yıllarda (benim üniversite yıllarımın sonlarında) amiyane olacak ama ben akıp kokarken neler oluyormuş dedim.
Bir de politik görüş falan ne oldu ? Devrimci gerilla oldu, pişman oldu asker oldu, sivil oldu baba oldu işçi oldu en sonunda Ergenekoncu oldu. Bunların hepsi nasıl oldu? demeden de edemedim.

Soz söz: Kitabı mutlaka okuyun. Sonunda kurgulanmıştır diyor ve ben ce son mektupta bir anda Rızgar Tuncay Özkan oluyor hani şu kızına yazdıklarında.............

12 Kasım 2013 Salı

Contemporary Istanbul 2013

Bu sene 8.si düzenlenen Contemporary Istanbul ben ce kaçırılmaması gereken etkinliklerden biri. Hele hele Istanbul'da yaşıyorsanız hiç kaçırılmamalı. Ben ciddi bir takipçi olarak önce biraz rakkamlarla konuşacağım. Genel bilgi adına CI nedir......ne değildir........
Kendi web sayfasından alıntı yapacak olursak :

7-10 Kasım tarihlerinde 8.si gerçekleştirilecek Contemporary Istanbul, Art Istanbul Sanat Haftası (4-10 Kasım) ile beraber İstanbul’u geniş bir sanat izleyicisi kitlesinin odak noktası yapacak. Türkiye’nin en kapsamlı uluslararası çağdaş sanat fuarı Contemporary Istanbul, 650 sanatçı, 3000 eser, 23 ülkeden 96 çağdaş sanat galerisi ile beraber 70.000’den fazla ziyaretçiyi İstanbul Kongre Merkezi İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda buluşturuyor.
En büyük yeniliği video, yeni medya ve genel anlamda dijital sanatın bütün tarzlarına adanmış Plug-in Istanbul Yeni Medya Bölümü.
Çevre ülkelere de ev sahipliği yaparak İstanbul’u merkez haline getirmeyi amaçlayan CI, "Yeni Ufuklar” bölümünde Rusya’dan galerilere, sanatçılara yer veriyor. 2014 yılında Yeni Ufuklar Çin’i konuk edecek.
CI Dialogues Konferans Serisi bu yıl ‘Yeni medya, yeni teknolojiler ve sanat’a ve Rusya’dan güncel sanata odaklanıyor.
Viyana Aksiyonizmi’nin kurucularından Hermann Nitsch, 66. Boya Aksiyonu’nu (Malakt; Painting Performance), 8. Contemporary Istanbul’da 500 m2’lik bir alanda fuar boyunca sergileyecek.
Özel Proje Diyalog: Viyana’dan Sanat çerçevesinde 10 küratör tarafından seçilen 20 Avusturyalı çağdaş sanatçıların eserleri sergilenecek.

Oldu bitti ama bu sene de gayet başarılıydı. Ben bu sene 8 yaşındaki oğlumla gittim. Daha önce de götürmüş olmama rağmen bu sene gitmeden mızıkçılık yaptı ama biraz sohbetle ilgisini çekebildim ve çok keyifli gezdik. Onun gözünden sergiyi gezmek daha da eğlenceli oluyor. Elinde I pad i beğendiği işlerin resimlerini çekti. Karşılıklı fikirlerimizi paylaştık güzeldi. Giriş katı bitti bizim I pad in şarjı bitti aynı anda Ege'nin de şarjı bitti. Neyse ki imdadıma aşağı kattaki çocuk atölyesi yetişti. Hemen kaydolduk ve ben 1,5 saat kazandım. O da çok keyif aldı. Önce bir araba sonra da kendi tabiriyle bir "cisim " çizdi. Gerçi cisim bitmeden süremiz doldu çıkartıldık ama olsun yine de eğlendi.


Bu çalışma hemen girişteydi.Kimler var kimler..........







Bu iki çalışma da Nejdet Vergili imzası taşıyor ben çok beğendim.




"Sonsuzluk tüneli" nde ben ve oğlum burada çok eğlendik. Ege yansımalarını Saymaya çalışmış.........




SIRTIMI YASLAYACAK DUVARIM OLMALI........................ Buğu yapmış cama parmakla yazılmış hissi veren bir iş ti. Duru, çocukça ve çok dürüst........ Sevdim.


 MATISSE.....  Yoruma gerek yok ..........





En beğendiğim iş. Şanslıyım ki sanatçısıyla tanıştım. İşini anlattı. Hoş bir sohbetimiz oldu. Benim şu anda böyle bir bütçem yok ama alabilmeyi çok isterdim. O hissi sanatçıya da yansıtmış olmalıyım ki İtalya'ya galeriye davet etti. Kartını aldım. May be someday one day............. Nice to meet you Marco Di Gıovanni Zaten ben de İtalyanların yeri hep ayrıdır. Bu çalışmasının ismi "The great eclipse of 2013"



 Başka bir çalışması. İşlerinde hep ajandaları kullanmış. Baştaki dünya ve şehirler koordinatları hep açık ve o şehir hep altın varakla işaretli. Kurşun kalemlede incecik desenlenmiş çok zeki ve yaratıcı çalışmalar. Çok sevdim çok.


 Bu çalışması da "Mandala della Indie" Bu çalışmada Ajandalarda işaretli olan nokta hep Dhakar.





 Hermann Nitsch ............ Şanslıydım ki performansını canlı seyredebildim. Gerçi sanatçı çok yaşlı olduğundan sandalyesinde oturuyor ve asistanlarına bastonuyla göstererek çalışıyor ama olsun. Bu çalışma itiraf etmeliyim ki beni aştı. Nasıl mı? Algımı rahatsız etti diyeyim yaniiii  sevmedim. Neden böyle ? yada bu kadar rahatsızlık verebilen bir iş nasıl sanat oluyor ? anlamak istemedim. Anlamıyorum da beni rahatsız ediyor. Çok geniş bir alanda kan .... her yer kan................bir köşede ise video yansıtılmış. Hatta üstteki resimde ayakları çarpraz duran siyahlı adamın arkasında flu olarak videoyu görebilirsiniz. İsa çarmıha geriliyor kan içiriliyor çıplak isa hep o kanı kusuyor. Sonra üzerine büyükbaş bir hayvan bağlanıyor hayvan karkas halinde aradan öğrenciler hayvanı ortadan biraz daha açıyor.................... Gibi. Anlayana ve sevene saygım sonsuz. Sonuç ben ce ..........zevkler tartışılmaz , tartışılamaz. Ben de anlamak ve sevmek zorunda değilim.


Bizden bir sanatçının işlerini paylaşayım. Berkay Buğdanoğlu Çelik üzerine akrilik ve pastelle çalışmış. Çok keyifli işler di.
Son söz :

Gitmeli........... seneye gidin ............... hem keyif alacaksınız hem de bir çok yeni sanatçıyla tanışacaksınız. Ben mesela Marco di Giovanni ile şahsen Berkay Buğdanoğlu ile de işleri vasıtasıyla tanıştım ve ikisini de tanıdığıma çok memnun oldum. Umarım paylaşımlarım size de keyif vermiştir. Sonuçta sanat bana göre : Keyif almak ve vizyonumuzu genişletmek içindir. So Enjoy.............

9 Kasım 2013 Cumartesi

Art as Theraphy




Okumadan sevmek, kapağını görüp istemek benim başıma gelen bir haldir. Şimdi sırada okunmayı bekleyen kitaplarım olsa da ben bu kitabı istiyorum. 2014 gelmeden bulup okumalıyım.




Alain de Botton severseniz kaçırmayın. Kitapçıları henüz gezmedim ama araştırma sonucumu buradan bildiririm. Anlıyacağınız burada basılıp basılmadığından haberim bile yok.

Gelelim kitap ne anlatıyor kısmına :
Bir romancı ve filozof olan Alain de Botton kitapta yine filozof ve sanat tarihçi olan John Armstrong ile işbirliği yapmış. İkili şu meşhur "Sanat ne içindir? " sorusunu soruyor.

Kitapta sanat, mimari ve design şaheseri olan 150 örnekle okuyucuya aşk, doğa, para, politikaya  ve karşılaşılan zorluklara rağmen sanatın nasıl iyi ilişkiler kurmayı, mutluluğa ulaşmayı ölene kadar sağladığını anlatıyor.
Bu kitap okuyucunun  sanatla ilgilenenlerle konuya yeni olanlar arasındaki farkı ve bizim sanata olan yakınlığımızı algılamamızı sağlıyor.

Kitabın ismi beni çok etkiledi. Terapi olarak sanat .............. Benim de tam yapmaya çalıştığım şey bu.
İstem dışı erken emekli olup kendimi terapistin koltuğuna atacağıma en büyük aşkım seramik atölyesine attım ve bir de hoşlanamadığım bir resim atölyesine. Resim askıya alınacak çok kısa zaman da olmadı olamadı. Bana uymadı diyeyim. Ama seramik terapim olacak her perşembe sabahtan akşama çamurla yoğuracağım herşeyi.................
Bir de bu kitabı okudum mu tamamdır............... Meraklısına duyurulur....................

Art