30 Kasım 2011 Çarşamba

BACK TO THE FUTURE..........


Bugün sizlerle Fransızların 1800 lerin sonlarında , dünya ve insanlıkla ilgili hayallerini yansıtan resimlerini paylaşacağım. Az buz zaman değil bin sene sonrasını hayal edip , (ben ce) bu kadar tutturmak zor iş. Şimdi mesela bu yukarıda ki resim. Kitapları öğütüp çocuklara dinletmek dahice....
Kitapların öğütülmesi manuel ama olsun sonuç eğitim hızlı. Gelelim bu güne neredeyse bunu yapmıyormuyuz ? Artık bazı anketlerde şöyle bir soru çıkıyor karşımıza : - Yoksa siz hala print edilmiş kitap mı okuyorsunuz?


Pekiiiii bu alete ne demeli? Konuştuklarını yazıyoooooo Bizim minicik cep telefonlarımız doknumadan arama bile yapmıyor mu? Alet biraz büyük olsada sanırım - Daha neler , bu kadar becerikli alet daha küçük olacak değil ya .... demişler ki bu kadar çizmişler.


Bu konu da tam isabet , günümüzde inşaatlar neredeyse böyle yapılıyor. Az kaldı bir kaç seneye mimar kendi kendine yapar ........






Hızlı tren de en başarılı tahminleri olmuş. Lokomotif dizaynı aero dinamik düşünülmüş süper. Şimdi gelelim benim acizane yorumlarıma.
Farkındaysanız ukala Fransızlar halaaaaaaaaa aynı kıyafetlerle çizmişler kendilerini. Yani diyorlar ki biz zaten kusursuz giyiniyoruz kılık kıyafette değişecek değil yaaa.....İnsanoğlu daha ne giyebilir ki.
Bir de hayal gücüne inanamadım Ok hayal edersin ama bu kadar da tutturmak zor iş. Hadi biz de oyun oynayalım ve tam 1000 sene sonrasını hayal edelim neler çıkaracağız acaba..............

Ben düşünmeye başladım bile yarın buradan paylaşırım. Tabii ki sizlerin de hayallerinizi duymak isterim: )) Neler çıkar neler.........


27 Kasım 2011 Pazar

Blue Dream.........

Sayfamda yenilik yapmam gerekir dedim. Ben denize hayran , denizden çıkmayan , mayosunun kurumasına izin vermeyen ve aynı şekilde iki tane bebeği olan bir anneyim. Mavi bana her zaman huzur vermiştir. Denizi her saatinde uzun uzun seyredebilecek bir yapıya sahibim. Seçtiğim fonun size de keyif vermesini umarım. Hele hele şu kış gününde denize olan hasretimizi biraz olsun hafifletir , yani umarım. Enjoy........
Bir haber paylaşmak istiyorum. Hani şu biber spreyi biz de olay oluyor masumlara sıkıldı falan diye......Ama sonunda bizim sprey sıkılan halk genelde bir şeyin derdinde oluyor yani söylemek istediği bir şey yada almak istediği bir hakkı var onun peşinde oluyor. Genelde tepki gösteren hakkını arayan  haklı insanlar , haksız yere spreye maruz kalıyor. Ama şu Amerika'lılar çıldırmış. Bunların şu meşhur Black Friday alışverişleri var hani çılgınlarca indirim yapılan ürünleri alabilmek için bir gece önceden mağazaların önünde yatıyorlar. İşte o gün California'da bu sene unutulmaz olacak. Biber gazına maruz kaldılar sebebi ise alışveriş çılgınlığı.
Olay anında orada olan bir hanım söyle anlatıyor : Sırada beklerken 10:00 da açılması gereken kapıları tam 9:55 te zorlamaya başladılar bir anda X-box ların ve Wii consolların ambalajlarını yırtmaya başladılar. Güvenlik biber gazı sıkmak zorunda kaldı ben se kendimi oyuncak reyonuna atarak gazdan az zarar görmeyi başardım.
CBS haberlerde yayınlanan habere göre , bu Amerikalıların artık alışveriş kolikliği aşıp , kudurduklarına karar vermemiz anormallik olmaz sanırım. Bu nasıl bir tüketim toplumudur ki sabahlara kadar kapılarda yatmaları yetmiyor son 5 dakikayı beklemeye dayanamıyor ve eşyaları parçalıyor..............

Yazık ............Neyse bizim alışveriş çılgınlığımız da yaklaşıyor. Yeni yıl armağanları...................Hepimize kolay gelsin. Ben adetimiz üzere 1 Aralık deyince evi yılbaşı formuna sokarım bu süs püs bana neşe verir ve 15 Ocağa kadar bırakırım. Buradan da paylaşırım. Yılbaşı süsleri hazırlıkları paylaşmak ve bu Amerikalıların durumuna asla düşmemek üzere.

Tree of life.........2)

Daha önce yazmıştım bugün gazete de Brad Pitt ile bu film ile ilgili röportajı okudum ve dedim ki bir kere daha seyretsem bir de bu gözle baksam şu filme................I IIIIhhhhh yok boşver.
Sonuç sizden bekliyorum yorum yapın lütfen bu filmi seyredip yorum yapın. Benim Ekim ayında filmle ilgili yazımı okumak isterseniz konu başlığı "Tree of Life"

26 Kasım 2011 Cumartesi

Genco Erkal .............Bir Büyük Usta..................


 Bu akşam CKM yani Caddebostan Kültür Merkezindeydim. Hayranı olduğum oyunlarını kaçırmadığım büyük bir usta Genco Erkal bizim köye geldi "Nereye gidiyoruz" adlı oyununu sergiledi.
 Tek kelimeyle müthişti mutlaka görülmesi gereken bir oyun. O kadar çok güldük o kadar çok alkışladık ki. Aziz Nesin uyarlaması oluşu ve tek kişilik bir oyun oluşu seyirciyi nefes almadan seyretmeye zorluyor. Oyun esnasında kaç kere uzun uzun alkışladık bilmiyorum. Tek perde ve inanılmaz bir performans.



Aziz Nesin hayranlığımı bir kenara bırakırsam günümüz Türkiye si nereye gidiyor bilen var mı ? diyor.  Benim çok güldüğüm bir bölümde işte bunun cevabını veriyor :

  VARIMTIRAK YOKUMSU ..............DEMOKRASİMSİ ....Sİ Sİ Sİ Sİ Sİ.......

Usta oyunun broşüründe Aziz Nesin'e yazdığı bir mektuba da yer vermiş. bu mektubunda diyor ki :

" Kendinizi anlatan bir yazınızda  - Ağlansın diye yazdıklarıma insanlar gülüyor. demiştiniz. İşte bizim yeni oyun da öyle bir şey oldu. İnsanlar mutlaka gülecek, ondan hiç kuşkum yok ama asıl istediğimiz acıtmak. Ağlamasalar bile o acıyı duysunlar. Belki bir şeyler onları öyle etkiler ki harekete geçerler. Son yıllarınızda fazla umutlu değildiniz biliyorum ama ben iyimser kalmak istiyorum.  Öyle olmasa zaten insan yeni bir şeyler üretemez. Bizi ayakta tutan her şeye rağmen o umut işte. Gelecek o güzel günlere inanç. 
Aziz ağabey sizi çok özlüyorum.
                                                                                       Genco Erkal Ekim 2010                           
Not : Mektubu size yollayamadım. Sakıncalı diye broşüre basmadılar. Olsun , ne yapalım. Ben bugün yeni bir uyarlamayla karşınızdayım, Aziz Ağabey . Bu seferkinin adını  Nereye Gidiyoruz? koydum. Ufak tefek güncellemelerle yüzünüzü güldürecek bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Sakıncalı bulunan yazımı da kendi broşürüme koyuyorum.
                                                                                        Genco Erkal Mart 2011



Büyük usta Genco Erkal teşekkürler sana yine müthiş bir oyunla daha seyirciyi mest ettin. Ağlansın dediklerine güldük ama acıyı hissettik. Yutkunduk. ....
Mutlaka ama mutlaka sizlerde izleyin. Okunmak ve yorum almak üzere............

Coco Chanel .....



Ne kadar yaratıcı ve ne büyük kadın demek yetmez idol olmuş, modası asla geçmeyecek bir şeyler bırakmış arkasında. Ne şanslı kadın........ Ama bir de filozofmuş. Basit ve dürüstçe ...............

25 Kasım 2011 Cuma

Joy........






İşte bu ..........Sanatçı bu enstelasyonunda seyirciye mutluluk vermenin dışında "objektif olabilmek için kendisini dış etkenlerden soyutlama" olarak adlandırdığı bir olgu yaratmıştır. Sanatçı genç yaşına rağmen bu güne kadar ses getiren işlere imzasını atmıştır. Ayrıca , İstanbul'da yaşayan sanatçı, yazlarını Bodrum'da geçirirken en verimli çalışmalarını gerçekleştirdiğini dile getiriyor. Resimde gördüğünüz çalışması 2011 Temmuz tarihli ve ismi " be objective" dir.
Telefonla görüşebildiğimiz sanatçının annesi ise "onunla gurur duyduğunu " dile getirdi.

Have fun...........

24 Kasım 2011 Perşembe

Rubik's Cube ................

Macar bir heykeltraş ve mimar 1974 te bu puzzle ı buluyor. Ernő Rubik. İşte o günden beri dünyada 2009 ocak ayına kadar 350 milyon küp satılmış. Benim bu küple tanışmam ise bu gün kardeşim hatırlattı Şaşkın'da bulunan bir dükkan vardı. O zamanlar ithal mallar bu kadar olmadığından bu dükkan drugstore gibi bir şeydi. Ne ararsanız olurdu. Bu gün için çok komik ama nescafe bile satardı. Neyse bizde harçlıkları burada harcardık. Sanırım 1983 yada 1984 gibi biz gidip bu küpten almışız. Kardeşim bozulmuş başka doğru dürüst oyuncak almadık diye.
Sene 2012 olmak üzere ve ben bu hafta sonu oğluma aldım. O günden beri elinde. Bir de serviste bir abi varmış rekortmen onu hayranlıkla anlatıyor. İnternetten video seyredip o da hızlı çözmeyi öğrenecekmiş. Devir değişiyor. Ben günlerce cebelleştim. Oğlum video dan öğrenecekmiş.......... : ))




Bu bizim evin son hali ama bu küp ile sanat yapmak birisinin  aklına gelmiş ama gelmiş işte. Enjoy......


Sonuç inanılmazzzzz değil mi?...............

LİSTA DEL 2011...........*

Şimdiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii ...........bu listeyi ben geçen sene buradan paylaşmıştım. Ve şimdi durum raporumu sunacağım bakalım ben neler yapmışım. 


- Take chances.                                - Ok yapıldı denilebilir.
- Tell the truth                                 - Her zaman , patavatsız bile denilebilir.
- Date someone ......                         - Nooooooooooo evliyiz ya ......
- Say no.                                            - İşte bunu gururla söylerim EVEEEETTTTT sonunda 
                                                              dedim.
- Spend allllllll... your cash.             - Bunu da pek gurur duymadan söyleyebilirim 
                                                              bu da OK.
- Get to Know someone random.    - No. Aslında soruyu bir daha alabilirmiyim ?
- Be random.                                      - OK
- Say I love uuuuu                             - OK.
- Sing out loud                                    - OK.
- Lough at stupid jokes                     - OK.
- Cry                                                    - NO
- Apologize                                          - NO
- Tell someone what u think            - OK.
- Tell a jerk what u think                  - NO.
- Lough till your stomach hearts     - OK.
- Live life                                             - OK.
- Regret nothing                                 - OK.


Sonuçlar hoşuma gitti iyi bir öğrenciyim. Ama şu alttan kalan dersleri söz 2012 de yerine getireceğim. Unutmadan for your info : 2012 listemiz de yolda geliyor az kaldı. ...................

* 2011 listesi .

23 Kasım 2011 Çarşamba

TO BE ABLE TO KEEP UP TO DATE ..........




Güncel olmak , updated , ...... falan filan........... Bunları düşünmeye , konuşmaya yada şakasını yapmaya başlamışsanız bilin ki yaşlanmaya başladınız. Hele hele "o eskiden şöyleydi ahhhhh" gibi cümleler kuruyorsanız vay halinize sayın seyirciler..........
Kolayca anlaşılabileceği üzere ben başladım .............. Şimdi bu nereden çıktı önce onu anlatmalıyım.
Neredeyse hiç ama hiç TV seyretmeyi sevmeyen ben dün gece turlar iken çok reklamı yapılan bir diziye rast geldim. Çocuklar yatmıştı. Kanal ve dizi ismi veremiyeceğim yarın öbür gün başımız ağırmasın şimdi o yüzden size bilmece olacak artık.
Dizi gençlik mi desem çocuk mu desem bir kesime hitab ediyor. Ben çözemedim nedeni çocuklara fazla, gençlere hafif gelir bence........bu 1 ).
Konu kötü kalpli zengin liseliler ve iyi kalpli fakir liseliler. Ama okul müdiresi bile fakirleri sevmiyor ve hep aşağılıyor. İşte ben de tam bu nokta da " eskiden böyle diziler yoktu" diyerek konuya giriyorum.

Ama gerçekten yoktu. Bir kere dizi beni acayip rahatsız etti . İğrenç bir dalga geçme sanki tüm zengin kesim öyle davranır ve hissedermiş gibi karşılarında ise her zaman herkes tarafından aşağılanan zavallı fakirler.
Tamam dünyanın heryerinde böyle filmler ve diziler yapılıyor neden bu kadar takıldın diyebilirsiniz ama inanın diziye biraz sabredip bakabilseniz sizde abartmışlar dersiniz. Şaşırıp TV a baktım pişman oldum. Bu arada unutmadan söylemeliyim yabancı filmlerin hiçbirinde bu kadar abartılı şekilde şımarık zenginlerin ezdiği zavallılar gibi işlenmiyor. bu da 2 ).
Neyse ben ne istiyorum tıpkı eskiden olduğu gibi seyirciyi özellikle genç seyirciyi eğitici , ders verici , eğlendirici ama çaktırmadan da olsa öğretici diziler filmler çekmelerini ve tabii ki yayınlamalarını. Elimde olmadan bir de şuna takılıyorum : düşünsenize uzaklarda küçük bir köyde şehir hayatını merak eden bir genç böyle şeyleri seyredince ne düşünüyordur?
Eğer abarttığımı düşünüyorsanız özür dilerim. Ama başta da söylemiştim yani en başta bloguma başlarken ben buradan sizlere zevk aldığım , deneyimlediğim , bana ilginç gelipte paylaşmalıyım dediğim , mutlaka ama mutlaka test ettiğim şeylerden bahsediyorum. Yani bu yazı biraz sıkıcı ve gereksiz gibi gelmiş olabilir ama paylaşmalıydım. Zaten benzer bir yazıyı da o diziyi yayınlayan kanala da attım . Çok etkili olur : ) eminim ama attım işte.

Haaaa bir de dizinin tanıtımında ( bence ) başka bir zırvalık : Yoksullukları en büyük zenginlikleriydi. diyor. Hayır efendim yoksulluk bir insanın zenginliği falan değildir ,  akıl zenginliktir akıl. Ama tabii ki kullanmayı ve geliştirmeyi  bilene..................

Okunmak ve yorum almak üzere ............

21 Kasım 2011 Pazartesi

SOLO UNA VOLTA......*

Reankarnasyona inanıyor olmak yada inanmamak hiç fark etmez. Hayata sadece bir kere geliyormuş gibi yaşamalıyız bence. Hani şu meşhur "anın tadını çıkar" , "anı yaşa" modası var ya ondan da bahs etmiyorum ben. Ben sadece hayatımızdan keyfini çıkartmalıyız diyorum. Bunu yapmak bu devirde hele hele bu kadar dert tasa varken imkansız gözükse de yapmalıyız. Yukarıda ki resimde dediği gibi " Şu bir tanecik kıymetli hayatımız" bizim elimizde. Seçim bizim. O engellenemez acılar ve dertler olacak ama onları bile birer ders olarak gören kolay atlatabilen o kadar çok insan var ki. Hem de onların hiçbiri bu mertebeye ulaşmak için Himalayalar'a falan tırmanmamış. Sindirmiş, pişmiş, olgunlaşmış, büyümüş ne derseniz deyin onun için üzülmeyin o aşmış.
Bazen düşünüyorum da ne saçma şeyleri dert ediyoruz : yan baktı düz baktı , şunu dedi ben ne desem.......... Deme bir şey deme huzurunu ne bozuyorsun. Hayatın tadını çıkarrrrrrrr.
Çok mu sinirlendin varsa al çocuğunu yanına onu en çok ne mutlu eder bir atraksyon düşün ve beraber yap. Bittiiiiiiiiiiii o sinirli hal uçtu gitti hatta seni kim sinir etmişti unuttun bile ne hali varsa görsün. Yada çık dışarı hava nasıl olursa olsun yürü manzarayı içine çek. Yada çılgın bir banyo keyfi yap. Hani hergün yapamadığın kadar uzun ve keyifli olanından. (hergün yapabilene diyeceğim yok tabii) Müzik aç, mum yak, eline kitabını al, gir köpüklere bak nasıl ionized olacaksın. Tekrar soruyorum kim di seni sinir eden ? Su da eridi gitti.


Bir uzakdoğu felsefesi der ki : Hepimiz ışıktan yapıldık.
O ışık aslında içimizde bir yerlerde iş onu canlı tutabilmekte. Yazımın başında dediğim gibi seçim bizim , ister o ışığı karartır kötülük yayarız ister hep berrak tutar ışıldarız. Sizce de düşündürücü değil mi? Hani bazı insanlar için " ışıl ışıl " deriz nedenini hiç düşündünüz mü? (kristal avize gibi giyinmişlerden söz etmiyorum gerçekten ışıldıyanları soruyorum)
Her zaman ışıldayan olmak üzere .............
*Solo una volta : Sadece bir kere

19 Kasım 2011 Cumartesi

ART.........if you can see ...........



Ne mutlu bu sanatçıya. Yaratıcı ve eğlenceli. Bence şanslı insanlar şu sanatçılar neden mi? Yoktan var edebiliyorlar , söylemek istediklerini farklı yöntemlerle izleyiciye sunabiliyorlar........ Ama tabii işin bir sunabilme tarafı var ki o karşı tarafın yani sanatçının tarafı oluyor, ee bir de sunulanı anlayabilen yada keyif alabilen seyirci tarafı var ki o da bizler oluyoruz. İşte bu ikisi o kadar az sayıda buluşuyor ki. Çok acı , insanların öncelikleri değişti kültür , köken hepsi hepsi etkiliyor bu karşılaşmayı.



Bu postere bayıldım evet bence de aynen öyle............ Dünya sadece " ehhhh" olurdu. Paylaşabilelim ve paylaşmayı seven anlayan bir nesil yetiştirebilelim. İş bizde bitiyor galiba şu çok doğru " ne ekersek onu biçeceğiz." Hafta sonu keyifli ve mutlu geçsin.



Hafta sonu keyifli ve mutlu geçsin. Heeee bir de unutmadan ben bu fotoya da bayıldım. Aşk var bu resimde aşk. O zaman hem keyifli hem mutlu ama asıl  aşkla geçsin aşkla .............. Okunmak üzere............


18 Kasım 2011 Cuma

GOAT CHEESE RECIPE 2






İçki yanında atıştırmalık yada starter olarak fena fikir değil. Keçi peyniri madem bu kadar sağlıklı o zaman biz de tüketmenin keyifli hallerini bulalım.........
Bir havanda bir diş sarımsak , biraz sızma zeytinyağı , balsamic sirke tuz karabiber iyice dövülür.
Bu arada patlıcanlar alaca soyulur ve yarısı su yarısı süt olan tuz eklediğniz karışımda 1 saat bekler. Karışımdan çıkartıp iyice kurulayıp kızartılır. Ben üzerine fırçayla incecik zeytinyağı sürüp fırınlıyorum sonuç hafif ve gayet başarılı oluyor.
Bu arada diğer sarmısaklı karışımı ekmeklere sürüp fırınlıyoruz çıkartıp sıcakken keçi peyniri sürüp üzerine patlıcanları dizip isteğe göre fesleğenle süsleyip afiyetle MANGİARE..........................

Benden şimdilik bu kadar ....................Okunmak üzere........................

17 Kasım 2011 Perşembe

Be yourself..........


Yaşşşşşşşşşşşşlııııııııııııııııııııııııı........

Eğer benim gibi inatla hala kalem ve kağıt kullanmak isteyen belki de benim gibi hala çantasında ufak bir not defteri olanlardansanız , haberler kötü. Bi kere bizden 5 -6 yaş küçükler bile yaşlı diye dalga geçer bunu bilin. Teknolojiye alış derler....... derler de derler.
Ama bu durumu da ortadan kaldırmak ve  bizler gibileri illaki ve illaki teknolojik hale getirmek için ne icad etmişler.
Ben şimdiden ısındım neden olmasın ? Duyurulur bana iyi bir yılbaşı hediyesi olur  : )
Ps: Hem ben daha o kadar yaşlı falan da değilim : )


http://www.youtube.com/watch?v=HQT5_4aVvHU&feature=player_embedded

Goat Cheese.....

Nerede kullanmalı? Nasıl kullanmalı? Ayyy yok tadı bana bi başka geliyor diye soranlardansanız işte yardım geldi. Ben klasik bir fikri sabit olarak genelde bazı şeylere daha baştan tavırlı olurum. İsminden, renginden, benim o günkü ruh halimden yani hiç belli olmaz bir anda tavırlı olabilirim. Beni aksine döndürmeye çalışmak ise boşuna zaman kaybıdır. Çocuklarıma da dediğim gibi " benim için hayırsa hayırdır "
İşte keçi peynirinin de durumu aynen öyle. Geçmişimi unutarak - Hani şu çocukluğumda Kaş'a yol doğru dürüst değilken işin aslı yokken , sadece köylünün yaptığı keçi peyniri yenilirken ben de gayet rahat yerdim. Sorun yoktu. Ama büyüdüm kıl oldum. Eşim gidip gidip keçi sütü ve keçi peyniri aldıkça içten içe " ne gerek var dı " diyorum.
Neyssssssssssee sizi tabii ki benim deliliklerim hiiiiiiiiç ilgilendirmez geleyim yardım maksatlı tariflerime. Ara ara tarif vermek hoşuma gidiyor. İşte size - özellikle benim gibi keçiye tavırlı olanlara evet evet size bu tarifler.

Tarafımdan denendi ve onaylandı for your info..................



TARİF 1 ) FOCCACİA

İçindekiler :  
  • 1 ¼ cups ılık su
  • 1 çay kaşığı şeker
  • 2 ¼ çk. kuru maya
  • ¼ cup sızma zeytinyağı
  • 3 cup un
  • 2 çk tuz
Peynir karışımı için malzemeler : 
  • 1 cup rendelenmiş mozzarella
  • ½ cup goat cheese
  • ¼ cup Parmigiano-Reggiano rendelenmiş
  • 2 çk ince doğranmış maydanoz
  • 2 çk  "            "         fesleğen
  • 1 çk  "            "         taze kekik
  • 1 çk  "            "         taze biberiye
  • 1 diş sarmısak
  • 3 yumurta
  • ½ cup krema , isteğe göre tuz ve karabiber
Hamur malzemesini iyice karıştır 40 dk sıcak biryerde beklet iyice kabarsın. Yağlanmış ve unlanmış tepsiye yay ve 30 dk daha beklet. Ayrı bir yerde peynir karışımını hazırla ve en son kremay ilave et.
Hamurun üzerine dökerek karıştırmadan fırınla . 165 - 180 derece arası yarım saat gibi pişinceye kadar fırınla. Üzeri hani şu meşhuuuuuuurr golden brown olana kadar yani. Sonuç afiyet olsun . Sıcak servis edenin ellerine sağlık ama soğukta hiç fena sayılmaz yani. Enjoy your meal.......... Efendiiiim hatırlatırım okunmak ve yorum almak üzere..................

16 Kasım 2011 Çarşamba

Debbie Macomber..............

 IN POCHE PAROLE .................MAGNIFICANTE*





Yazarla henüz tanıştım....Yani mecazi anlamda, kitabıyla yeni tanıştım. Tatlı bir hikaye kolay okunan keyifli bir kitap arıyorsanız işte doğru kitap. Akıcı hani " beni hemen oku bitir " diyen kitaplar vardır işte bu da onlardan. Ama ben ağırdan alıyorum keyfini çıkarta çıkarta okuyorum. Genelde yalar yutarım ama bu sefer bu kitapla oynuyorum , sanki küçüklüğümde en sevdiğim bebeğimle oynarmış gibi. Biraz vakit ayıramamak da buna sebep ama keyif alıyorum bu durumdan.
Yazarla yeni tanıştım yani daha önce hiçbir kitabını okumamıştım. Ama kendimi onun ile bilgiler toplarken yakaladım ve hatta bu sene yayınlanan kitapları eğer burada çıkmazsa acilen sipariş verip getirteceğim. İşte beklediğim kitapları :

Şimdi bu üç kitap sanki bu "Küçük mucizeler dükkanı" havasında kitaplar gibi geldi bana.

Ama yazar bu tür kitaplarının dışında yemek kitabı da yazmış.


Hem de Christmas yemekleri.MMMmmmmmm...

Sonuç ben zaten blogumdan kendi zevk aldığım şeyleri paylaşıyorum , anlıyacağınız prof değilim , eleştirmek ne haddime sadece yorumlarımı paylaşıyorum. Ama yazımın başında da söylediğim gibi :
 IN POCHE PAROLE .................MAGNIFICANTE*
Keyifli günlerde, keyifle okumanız dileğiyle.

* Kısaca .....Muhteşem

11 Kasım 2011 Cuma

Van 'da Deprem

Van 'da deprem biz de şaşkınlık.

Geliyorum demiyor Küt diye geliyor. Bu felaketi biz daha önce defalarca yaşadık. Kaderimiz bu memleketimizin altı ana damarlarla dolu yani bilim diyor ki burası sallanır sallanır ve hep sallanacak. 

Bayramda Yeşilköy'de ki akvaryuma gittik. Çok güzel mutlaka gezilmeli. Bir de rehberimiz vardı çok tatlı bir delikanlı süper anlattı. Ama bir yere geliyorsun karşında dünya rölyefi. Gizli kırmızı ledler var. Önünüzde bir düğme var basınca faal olan fay hatları kıpkırmızı yanıyor. Sinir bozucu. Dünyayı dolaşan bu kırmızı hat Anadolu'dan geçerken etrafı kıpkırmızı yapıyor. Nereye gidersen git bu memlekette sallanırsın diyor. Avrupaya bakınca hiç hat yok ve tabii ki bu sebebpten Hollanda'da doğalgaz çıkartmalarından dolayı depremler oluşmaya başlamış halk ve hükümet karşı karşıya . Sebebi " kocaman " depremler oluyor memleketlerinde .
Şiddeti mi ? En büyüğü 3.5 şiddetinde. Bizler 4 te bile " aaaa sallandık " diyoruz sadece.
Van korkunçbir deprem geçirdi tam atlattık ,  yaralarımızı sarıyoruz derken tekrar deprem oldu. Acımız ölçülemez ama kızmadan yapamıyor insan. Neden ? hazırlıksızız. O inşaatları yapanlar üç kuruş karın derdinde ama onu kontrol etmesi gereken mercii ler tamam onlarda üç kuruş avantasının derdin de ve önüne gelen her dosyaya OK veriyor. Ama değer mi? İnsan hayatını bedeli var mı? Ya da hiç mi vicdan azabı çekmiyorlar. OFFFFFF Offf ne diyeyim. Devamı gelmemesi ve böyle büyük yıkımlar yaşanmaması tek dileğim.

Bir de kelime anlamlarını TDK nun Büyük sözlüğünden alarak paylaştım. Ve bir şeye takıldım : Bu erkekler biz kadınlardan ne istiyor yahu. Afet felaket hepsi utanmadan bizle eşleştirilmiş. Hem de bunu abidik gubidik sözlükler yapmıyor dikkatinizi çekerim.......




afet    Ar. ¥fet
a. (a:fet) 1. Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkım: O yıl su baskınları bir afet gibiydi. 2. Kıran. 3. sf. mec. Çok kötü: “Şöhret gibi servetin de afet olduğunu yeni anlıyordum.” -R. N. Güntekin. 4. mec. Güzelliği ile insanı şaşkına çeviren, aklını başından alan kadın: “Gül yüzlü bir afetti ki her busesi lale.” -Y. K. Beyatlı. 5. tıp Hastalıkların dokularda yaptığı bozukluk.
 felaket    Ar. fel¥ket 
a. (fela:ket, l ince okunur) 1. Büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela: “İnsanların korkması icap eden en büyük felaket, kötü ahlaktır.” -S. Ayverdi. 2. sf. Çok kötü: Felaket bir yazı. 3. sf. Şaşırtıcı, hayrete düşürücü: Bu kız felaket.

4 Kasım 2011 Cuma

BUONE VACANZE.........*

E .....Buon compleanno a me ........**

Bayram geldi hepiniz bir yerlere  kaçıyor ben İstanbul'u bekliyorum. Kaçmasın diye. Neyse zaten kısa tatil,  hava acayip otur oturduğun yerde anneannemle bayramlaş gerisi vızzzzzzzz .

Bir de benim bu gün doğum günüm. Dolu dolu bir yaş oldum. Hangi yaşın ne kadar dolduğu kimseyi ilgilendirmediği yaştayım. Telafuz edesim yok yani ..........Hissettiğim yaş falan dersek çıkıp insana şey diyebilirler " eee sen de biraz gerisin galiba " Bu gibi durumlara sebebiyet vermemek için yaşımı anmasak daha iyi.



Bunlar da benim bu hayatta ki hediyelerim. Üçü bir arada. Benim diğer kıymetlilerim ise onlara sahip olarak doğdum zaten Eeeee bir de onların fotolarını paylaşmaya kalksam sığamayız. Kocaman ve tatlı bir aileyiz ne mutlu bana.
Ben kaçarrrrrr tatil moduna girdim kısa sürede dönerim. Hepinize İyi bayramlar.


* Buone Vacanze : İyi Tatiller ...İyi Bayramlar
** E Buon compleanno a me : Ve iyi ki doğdum.

3 Kasım 2011 Perşembe

TI VOGLIO BENE ......*






Bu gün bu kış havasında içimizi açacak bize ilham verecek birşeyler paylaşmak istedim. Biraz ortaya karışık söylemiş gibi gereksiz ve zevksiz gözükebilir ama ben ce hepsi kendi içinde ayrı lezzetli. Tadını  çıkarmanız ve keyfine varmanız  dileğiyle paylaşıyorum. Tabii ki benim ufacık yorumlarımı da ekleyerek sunuyorum.

You don't have a soul.You are a soul. You have a body.  Şimdi bu söze şapka çıkartılmaz da ne yapılır. Senin ruhun yok sen ruhsun bedenin var. Bir çok doğu öğretisinde dedikleri gibi sen ışıksın demenin farklı yorumu. Hepimiz ışığız , ruhuz .....Anlayana................






Böyle sofralarda hep mutluluk ve keyifli sohbet olur. Klasik Akdeniz insanı....... Kavga çıksa bile sonu kahkahalarla biter. Hepimiz her zaman böyle keyifli masaların parçası ve vazgeçilmeyeni olalım. Olmak için ışığımız hep berrak olsun . Berrak ve net yani dürüst olmalı .......
Anlayana ....................






Hayatımızın her anından keyif almayı bilmeliyiz. Bu foto da huzur ve mutluluk yok mu? Var sadece bilmek yeter. Rahatsız olsakta " enjoy life " Bunu becermek için üstün olmaya gerek yok. İste yeter. Eeee yine ....Anlayana .......




Tercümesi kısaca : Ufak şeylerden keyif almayı bil.
Hırslarına yenilme , kendini boşuna olur olmaz , ufak, gereksiz şeylerle yorma. Üzme. Geç kalmaktansa , uyan ve hayatın keyfini çıkart.  Anlayana..................................


Yazımın başında sıkıcı kış dedim geri alıyorum. Kar görmezsem kışı hiç sevmem ama onun da keyfini çıkartmayı bilmeli. Bu akşam eve giderken kendime çiçek ve yemekten sonra şöminede eğlence olsun diye kış nimeti olan kestane alacağım. İşte budur sıkıntıyı keyfe dönüştürdük bile. Şimdiden mutlu oldum çiçeklerimi hayal ediyorum. Sonuç YOU CAN MAKE IT. 
Anlayana .......................
Okunmak ve yorum almak üzere. Eyyy okuyucu şu blogger ı mutlu etmek istemezmisin ? Hem zaten yarın doğumgünüm pozitif negatif ne istersen yaz , bana hediye olsun. Bekliyorum : )

* Ti voglio bene : I wish you well.

BE OPTIMIST ..............




Şaka gibi....




Evet, şaka gibi ama doğru. Tarif vermeye ara vermiştim birkaç gün tarif vereceğim ama önce bir PÜF NOKTASI. Sarmısak taze asla kullanmadığım ama pişirince yemeklere çok lezzet kattığına inandığım bir sebze. Bir çeşni..... Hazırlık aşaması sevimsiz. Yani ayıkla doğra hepsi pis. Ama ikisininde kolayı var. Elinizdeki kokuyu gidermek için sabuna değmeden kullandığınız bıçağı akan suyun altında iyice ovalarsanız koku yok oluyor. Bu gerçekten inanılmaz o kadar gidiyor ki sabun sonradan  kullanmasanız bile kokuyu hissedemezsiniz.
Ben bu sorunu aşmıştım ama soymak yine de sıkıcı geliyor. Şimdi paylaştığım video da inanılmaz. Paylaşmalıyım dedim. Ben ilk yemek yapışımda deneyeceğim sizi de haberdar ederim. Kolay gelsin : )

 http://vimeo.com/29605182