27 Kasım 2012 Salı

WOMEN LOOK FOR .............

 Roberto Ferri

26 Kasım 2012 Pazartesi

CONTEMPORARY ART ISTANBUL 2012



Contemporary Arts Istanbul bitti. Bu sene bana pek keyif verdi diyemem. Alt kat bomboştu bile diyebilirim.
En sinir olduğum şey yine oldu. Pazar sabahı gitmeme rağmen bazı galeriler yine yangından mal kaçırdığından olsa gerek kiiiiii işleri paketlemiş teslim etmiş. Onlara göre satış önemli .............. Ziyaretçinin önemi yok.

Olsun yine de güzeldi. Kaçırmamak lazım derim. Ben mesela bu sene bir sanatçı tanıdım. 1978 doğumlu olan İtalyan sanatçı Roberto Ferri . Hayran kaldım işlerine. Gezerken galeri yetkilisinin bir sohbetine istemeden kulak misafiri oldum..... Sanatçı için getirmekte sergilemekte sorun olduğunu sebebinin ise devlet yetkililerinin müsadesi olması........... Sonunda sanatçıya bu etkinlikten bahsedince katılmayı kabul etmiş. Ne feciiiiii ama olsun güzel günler gelecek diyelim ve anlatmaya devam edelim.
Sanatçının yaşından beklenmeyen kabiliyeti takip edilmeli derim.


Özellikle bu resim müthişti. Çekim için kusura bakmayın cep tel. ile bu kadar ..........







 Harika değil mi?  Bu çalışma sanki çığlık atıyor . "Sıkma başı ezzzzz, tepesine çık ve aydınlan. Eyyyyyyyyyyyy  sen Türk erkeği ......"







 Ama finally.............. Adalet yerini bulur bunu da sakın unutmaaaaaa Eyyyy Türk Erkeği...................


 Şaka bir yana güzel işler vardı. Ben keyif aldım ama seneye daha iyi olmasını diliyorum. Bu sene biraz olmamış. Enjoy..............














20 Kasım 2012 Salı

Yazmak istiyorum ama ..............



Yazmak istiyorum ama içim boş. Çıkmıyor , aklımı başka şeye veremiyorum. Bari sevdiğim fotoları paylaşayım dedim................





Bu vazo da içinde ki ortancalar da ben de olmalı............ Kıskandımmmmmmmmmmmmmmmmm


En sevdiğim marka........ İzini fotoğrafçıdan bulduğum bu reklama bayıllldımmmmmm. Hermes Nepale giderse ancak dua bayrağı olur........... Her genç bayana lazımmmmm.............



Bunlar bile zor anında birbirine yardım ediyor ............. enteresan ............ hele hele insan zannettiklerimiz .................. amaaaannnn neyse.................. Pamukanneannemin en ağır küfürü geldi dün aklıma : "kütük"
sonra düşündüm kütüğe ayıp. O bile yontulunca " heykel" oluyor............. yontulamamışlar haline yansın : ))




İnsan maviyi nasıl sevmez................... baktıkça nasıl içi açılmaz.....................




Sanırım insan sadece bebeğine böyle bakar............. bebek te o anaya yada babaya ................ bu nasıl bir aşk sa ...... tarifsiz, koşulsuz, karşılıksız............... yok yok insan ancak bebeğini bu kadar sevebilir ......




Bu da benden projeeeee O saçma sapan dümdüz beyaz yastık kılıflarını esprili hale getirmek çok kolay. Textil kalemleri her kırtasiye de var artık................. Enjoy..............................

BLUE.............. BLUE ...............


More than words............


18 Kasım 2012 Pazar

PAMUKANNEANNEM



Pamukanneannem melek oldu. Tanrının sevgili kuluymuş ki " -Beni kalpten al " diye pazarlık ederdi. 
"- Size de külfet olmıyayım , kalpten alsın beni " derdi. Öyle oldu. Perşembe akşamüzeri hastahaneye yetiştik orada acilde kalp durdu , geri getirdiler. Yoğun bakıma alındı ama  bize "- çok zayıf herşeye hazırlıklı olun" dendi. Sanırım bir saat içinde oldu herşey..............

Yoğun bakım doktoru o kötü haberi vermek için bizi çağırdı sonra yaşını duyunca "maşallah" dedi. Trajikomik ama gerçek bu. Çok şanslıydı , biz de çok şanslıydık............. Bu kadar uzun ve sağlıklı yaşadı. Vefat ettiği gün sancılıydı inliyordu ama yine de bir kaç kere ( gözünü açamazken ) bana bakıp : " sizinle de ilgilenemiyorum, kusuruma bakmayın " dedi. 
" size bakamıyorum " dedi. 
Ölümün her hali acı ve olmaması gerek vakitsiz gibi geliyor insana.......... Ama pamukanneannemin vakti doğru zamanda geldi hiiiç çekmedi. 

Onu ne kadar sevdiğimi söylemem için kelime haznem yeterli değil. Anlatabilmem imkansız. Ama o biliyordu bu da bana yeter. Bir de Zar zor da olsa vasiyetini yerine getirik. Onun huzuru var içimde. Seçtiği yemenisi yanında, firuze yüzüğü yanında.......... Melek oldu gitti .  Öbür tarafta bekleyeni çok , hepsine kavuştu sonunda. Bize " - Kapımı çalan bir siz varsınız ." derdi. Şimdi yukarıda bir yerlerde eğlence var. Kahkahalarını buradan duyabiliyorum sanki............
Mekanın cennet olsun palavra ....... onun zaten cennette olduğunu biliyorum , sevdikleriyle çokkkk mutlu. Seni çok ama çok seven kızın , torunların , torunlarının çocukları hepimiz seni çok özliyeceğiz. Seni çok seviyoruz .  

Heee bir de unutmadan söyliyeyim , hani senin aklına takılan sorular vardı . " Neden ama kızım " derdin . Bileyim sıkıntıları ne derdin . Ben sana baskı uygulayıp sordurmamıştım . Suçluluk duymuyorum . Haberin olsun " Değmezmiş iyi ki sormamışsın , adam yerine koymamışsın " 
Eminim ki "beklenilen sorgulama" bu dünyada yapılıyor . Onlarda buradayken görecekler. Sen huzur içinde ol................. Seni çok seviyorum ve sensiz nasıl yaşanır bilmiyorum................

14 Kasım 2012 Çarşamba

MACERANIN RENKLERİ.......... ŞARKILAR,ISLIKLAR........



Evet hepimiz yıldızız. Maceradan bahsediyordum yarım kaldı. Macera demişken Doğan Cüceloğlu'nun bir kitabından alıntı yapacağım. Hayatımızdan çok önemli bir kesit.

" Damdan düşen Psikolog " kitabın adı.
Kitabın da diyor ki : 

Afrika kabilelerinden birinde bir bebek doğduğunda kabilenin kadınları hep birlikte ormana çekilir, o bebeğe bir şarkı yaparlarmış. Dikkatle gözlemledikleri bebeğin karakteristik özelliklerini ve gücünü ona anlatan bir şarkı...
Sonra, çok sonra bir gün, hayatla başa çıkmakta zorlanıp da kolu kanadı kırılacak olursa o şarkıyı, yani kendini hatırlasın diye... Afrikalı bebek o şarkıyı dinleyerek büyürmüş...
Günün birinde o şarkıyı tekrarlayamayacak kadar kendine inancını yitirdiğinde, onu tanıyan biri ona şarkısını çalarmış ıslıkla. Kendini, gücünü, öz hâlini hatırlar, kendine gelirmiş...

Doğan Cüceloğlu aramızda bir ıslık gibi dolaşıyor...
Kendi şarkısına gelince...

Annelerimiz yaşarken ayrıca bu şarkıyı duymaya ihtiyacımız yoktur. Annemiz, o şarkının ta kendisidir zaten.

Annemiz hayatla başa çıkabilmemizin tek dayanağı, koşulsuz sevgi gösteren..... saymakla biter mi?  Kaç yaşında olursak olalım onun yeri hep  ayrı .... apayrı..........
Maceremızda annemizle mümkün olduğu kadar uzun vakit geçirebilme şansı tanınmıştır umarım her birimize. Bu şanslılardan birisi de benim annem. Annesi yani bizim pamuk anneannemiz hala başında. Her ne kadar roller değişmeye başlamış olsa da yani anneannem bebek annem ise onun annesi rolünü üstlenmiş olsa da (uzun zamandır)  annem çok şanslı. 
Şarkımızın herzaman annemiz tarafından söylensin dursun çünkü kaç yaşında olursak olalım şarkımıza ve annemize ihtiyacımız var. Başkaları söylemesin o şarkıyı, maceramız mümkün olduğunca sağlıklı ve uzun olsun annemizle.
Pamuk anneannem de çok şarkı söyledi çooookkkkkkk tanrı onun yanında olsun ona acı çektirmesin. O hep gülsün.......... 



MACERA



Hem de öyle bir macera ki........... Şekil vermek elimizde. Ama kader yüzünden ara sıra kötü şeyler gelince başımıza , işte ozaman maceranın tadı kaçıyor. Kendimizi güçsüz hissediyoruz. Neden ben ? diyoruz.
Herşeyin ama herşeyin bir nedeni var. Bugün canımızı sıkan şey için belki 5 sene sonra ya gülüp geçeceğiz yada iyi ki olmuş beni eğitmiş diyeceğiz.

" If nature makes you a giver, your hands are born open and so your heart. And thought there may be times when your hands may be empty and your heart is always full and you can give things out of that."                                                                                                                                                            Frances Burnett*
Frances Eliza Hodgson Burnett (1849-1924) İngiliz yazar. Bilinen eserleri çocuk hikayelerinden :
The secret garden 1911
A little Princess 1905
Little Lord Fauntleroy 1886

Yazarı sadece bu cümlesiyle tanıdım. Ama şimdi kitaplarını bulup çocukara okutmak niyetim. Kim bilir benimkiler onun kitaplarından neler süzecek ve unutmayacak. Her ne olursa yanlarına kar kalacak.

* Yazar diyor ki: Eğer doğa sizi verici yapmışsa , elleriniz hep açık kalbiniz hep dolu olur. Ama belki bazı zamanlar elleriniz boş olur kalbiniz hep dolu....  oradan verirsiniz.

Verici olmak güzel ve huzurlu bir hal dir. Biraz otokontrol de sağlar insana , verici çok incinmez........             O karşılıksız vermeyi ve anın mutluluğunu yaşamayı bilir. Hayat bir macera . Hepimizin hikayesi farklı ama benim tek dileğim kalbimizin , ellerimizin herzaman dolu olması. Maceranın tadına varmak............

Anne Baba farkı

Görünce şaşırmayın. Hele çocuksuzsanız hiiiç şaşırmayın. Üç aşağı beş yukarı çoğu baba böyle "esprikkkk" ler yapar ve özellikle yeni doğurmuş olan anne bu duruma sinir olur. " Bırak şu çocuğu" der.
O anda bebek sadece anneye aittir.
Benzeri durum ben ce çoğu annenin başına gelmiştir. Şu Mars - Venüs hikayesi doğru değil de ne ?
Denge de böyle sağlanıyor olsa gerek yoksa aynı 2 karakter evde çok sıkıcı olurdu. Gününüz güzel geçsin, okunmak üzere.............

12 Kasım 2012 Pazartesi

Home made Handbag .... : )))

Can sıkıntısı insana neler yaptırır. Ben yeni ev hanımı olmuş istemeden geçici emekli olmuş ve uzak diyarlara sürülmüş birisi olarak..................... Son çalışmamı huzurlarınıza sunarım.....................
En büyük korkum işsiz olunca bir hobi edinip evimi yaptığım güzel çirkin ne yaptıysam artık onlarla doldurmaktır.
Ama sıkıntı işte..................



Efendim bu evde ki ennnnn büyük tenceremin içinde kaynayan soğan kabukları. 15 dk. falan kaynattım. Sonra nedense rengi gözüme açık geldi ve toz çay boca ettim. Ama 2 su bardağı kadar. 10 dk da öyle kaynadı......................


Sonraaaa bu zavallı eski çantamı aldım. En son yıkadığımda bu hale gelmişti, ben de ondan sıkılmıştım........... atacağıma yenilesem ya nasılsa işsizim dedimmmmmmmmmmmmm



İşte sonuç. Yani bir kere daha boyayıp rengi fixlerim belki ama kimbilir belki de 2 ay sonra kumaş boyasıyla boyanıp siyah olarak çıkar karşınıza.



Bu çantamı uzun yürüyüşlü seyahatlerde ve pazarda kullanmayı çok severim. Annem her ne kadar aldığımdan beri "yem torbası " dese de ben onu çooook severim. Böylece ömrüne ömür kattım fena mı işte..........
Limitlerini zorlayan bir bloggerdan seçmece................ : ))

Buddha



Bu ara nedense uzuuuun uzun yazasım yok. Ama sayfamı da boşlamak istemediğimden fotolar paylaşıyorum.
Beğendiklerim # 1 olsun ..............

8 Kasım 2012 Perşembe

Never say never.....



Kedi sevmem . Nankördür. Derler..... Kara kedi hiiiiç sevmem. Uğursuzdur. Derler......
Ama bu ......... Kara kedi şirin olur mu olur işte. Uğurunu bilemem ama bu kadar şirin bir şey ben ce asla kötü şans falan getirmez. Enjoy : ))

IF THIS IS CALLED SAILING..............SOOOOO...

İnanılmaz bir resim paylaşmalıydım. Hayır yani bunlar yelken yapıyoruz diyorsa biz doğduğumuzdan beri ne yapmışız. Bu yelken yapmak sa bizimkinin adı başka olmalı. Gezi sınıfı hariç... yarışlar marışlar hepsi için lafın Türkiye de yapılan yani.....

7 Kasım 2012 Çarşamba

Aldanmaaaaaa.........


Sadece bakma, gör. Aldanma hep tetikte ol. Offfffffff öyle hayat geçmez. Aldanacaksın, yanılacaksın, hiç beklemezdim diyeceksin ve hatta belki de pişmanım diyeceksin.
Bunların sonucunda olgunlaşacaksın. "Tecribe işte ! " demeyi de öğreneceksin. Bir gün gelecek " Nelere üzülmüşüm, değmezmiş" diyeceksin.
Eyyyyyyy okur bil ki bu "BİLGE" bu yukarıda anlattıklarının tamamını dedi. Yaptı. Hala olmadı yeterince olgunlaşmadı, yani halaaaa yukarıda ki resme baktığında ilk önce insanları görüyor sütunları değil.
Ama eskiye göre farkı 5 sn. de sütunları fark etmesi. Eskiden gözüne soksanız nerede sütun var der di.
Neyse bu da böyle bir paylaşım oldu Nice to meet you MRS.Washington.

“The greater part of our happiness or misery depends upon our dispositions, and not upon our circumstances.”  MARTHA WASHINGTON


Okunmak ve yorumlanmak üzere............... Enjoy...................

Takdir........... Bahçeşehir............

Nefret ettiğim bir semtte yaşıyorum. Tam 6 ay oldu. Buralardan gideceğim günü iple çekiyorum. Ama yiğidin hakkını vereyim dedim. Bu sabah ilk kez  hoş birşeyle karşılaştım. Bahçeşehir belediyesinin zabıtaları bizim çocukların okulunun önünde. İki zabıta karşılıklı  yaya şeridinde çocukların karşıdan karşıya geçmesine yardım ediyor. Hem de üşenmeden trafiği kesip elinden tutup tam karşı kaldırıma çıkana dek eşlik ediyor.
"Bravo" demek istiyorum. Nefret ettiğim semtin belediyesine teşekkür ederim. Demek ki istenince iyi şeyler yapılabiliyormuş. Benim geldiğim yer de herşey her zaman iyidir. Kadıköy ün hali hep başkadır. Ama buranın da bu seferlik hakkını vereyim dedim.
Gözlerime inanamadım. Çok medeni ve mutlaka olması gereken bir uygulama tekrar tekrar teşekkürler.

4 Kasım 2012 Pazar

Date with GLASS


Istanbul'da bulunan Cam Ocağı na sonunda bir günlük çalışma için katıldım. Süperrr bir doğumgünü hediyesi olarak bu programı aldım. Sabah başlayan programda Füzyon atölyesi , boncuk atölyesi ve sıcak cam üfleme olarak üç ayrı teknik uygulandı .
Müthişti ............ Ekte benim boncuk çalışmalarımı görüyorsunuz.



Çok keyifli bir çalışma oldu. Füzyon da iki tabak yaptım. Üfleme de ise sanatsal bir çalışmam oldu : )) ki onları haftaya alabileceğim. Elime geçer geçmez paylaşırım.


Camı biraz seviyorsanız , cam boncuklardan hoşlanıyorsanız hiç olmazsa sadece boncuk atölyesine katılmanızı şiddetle tavsiye ederim.



Cam Ocağı çok keyifli bir yer. Cennetin ortasında desek abartmış olmayız bir de buna işinin gerçekten ehli ve çok tatlı bir ekip eklenince sonuç ziyaretçinin oradan asla çıkmak istememesi yada sık sık gelmeye karar vermesiyle son buluyor.


Ben kendimi bildim bileli cam aşığıydım. Hangi kitaptı şimdi unuttum ama sanırım lise 1 de falan okuduğum bir kitaptan çok etkilenip cam heykeltraşı olmaya karar vermiştim. Hatta gayet net hatırlıyorum babamla nasıl olurumu uzun uzun tartışıp ( o dönemde ) cam bulmanın zorluğu fırını falan derken işin çok zor ve çok maliyetli olduğuna kara verip aşkımın üzerine sünger çekmiştim.



İnanılmaz keyifli bir iş artık elimden geldiğince çalışmaya çalışacağım sonuçlarını sizinle paylaşırım. Günün benim için anlam ve önemi :

1 - Harika bir doğumgünü hediyesi ...... öyle harika ki kaç yaşıma geldiğimi düşünmedim bile .... son seneler de sinirimi bozan rakkamlara geldim de..
2 - Keşke keşke keşke seramik ve cam okusaymışım........... olsun geç değil özel dersler ve cahil cesaretimle hızlı ilerlemek hedefim : ))
3 - Cam Ocağı inanılmaz keyifli Özellikle Sıcak cam atölyesinde ders veren Duygu hoca ile tanışmalısınız.
Hayran olunacak , çok tatlı, sıkılmadan uzun uzun anlatıyor, cesaret veriyor, sizi aşka getirip yaptığınız çoğu acuze işi bile o kadar aşkla anlatıyor ki siz de acayip keyif alıyorsunuz.

Umarım yeni yaşımın her günü bugün kadar keyifli geçer. Zaman nasıl geçti anlamadım. Seramik çalışırken de aynısı oluyor. Ben bu iş için doğmuşum da biraz geç anladım. Neyseeee zararın neresinden dönsem kar.
Okunmak ve yorumlanmak üzere...............

2 Kasım 2012 Cuma

Parenting.....



Yine bir tespitte bulunacağım. Sözüm ebeveynlere : " Çocuklarımıza ben merkezli olmamayı öğretmeliyiz."
Etrafımda gördüğüm hani şu dünyanın sadece kendi etrafında döndüğüne inanan insanlar , büyük olsun çocuk olsun bana gayetttt itici geliyor.
Büyük antipatik birisi olup çıkıyor eee bana ne ama çocuklara yazık. Bari onlar olmasın. Üzüm üzüme baka baka kararacak tabii ki ama biz yine de dikkat edelim derim.
Daha hamile olduğumuzu duyduğumuz an "anne" sayıyoruz kendimizi. Bari hakkını verelim şu anneliğin.

Lütfen çocuklarımıza paylaşmayı , verince karşımızdaki insanın duyduğu mutluluktan dolayı bizim de mutlu olabileceğimizi öğretelim. Vermeyi ve paylaşmayı bilen, etrafındaki insanları mutlu etmekten zevk alan insan ben ce etrafına neşe saçar ve bu yüzdendir ki dünya daha yaşanılası bir yer olur.

Sadece kendine odaklanmış kusursuzluk ve her zaman daha fazlasının peşinde olacaklarına , çocuklarımız mutlu olmayı ve etmeyi bilen bireyler olsun. Ben ceeeee bu daha iyi. Tespitim budur. Okunmak ve yorumlanmak üzere.

1 Kasım 2012 Perşembe

"Success" in Life



Bazen sözler bitiyor. Ben bitme dönemimdeyim. Ama geçer. Sayfamı boşlamış olmamak için sevdiğim bir kadından alıntı yapıyorum. Yani sadece " like" işte.