6 Ağustos 2011 Cumartesi

Yine bir kitap ama bu sefer bir hayat.......

Son okuduğum kitaptan bahs etmek istiyorum sizlere. Hayran olduğum bir hanımefendi ile yapılmış olan bir söyleşi bu. MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ. Ben geç tanıdım onu sebebi ise arkeolojiyi sevsem de gerçekten araştırıp uzun uzun okuyan bir insan olmamam sanırım. Ben onu  Hayrettin Karaca ile Çılgın İhtiyarlar olarak anıldıktan sonra tanıdım diyebilirim. Gider ayak programı ise ona olan hayranlığımı her geçen gün arttırdı.


Televizyonda ki programlarını hiç kaçırmadan izledim gerçi orada konu sümerler olmuyordu ama o kadar tatlı sohbet ediyorlardı ki insan uykusuzluktan ölse bile bırakamıyordu. İkiside birer koca çınar yaş almak değil onlarınki, onlar hayatlarının her geçen gününü okuyarak araştırarak yani kendilerini geliştirerek geçirmiş. Okumayan gençliğe kızıp tatlı tatlı öğütler vererek saatlerce anlatıyorlardı. Konu konuyu açıyor insana bu program hiç bitmese dedirtiyordu. En önemlisi çok doğal olmalarıydı sanırım. Kendi bilgi birikimlerini paylaşırken tavsiyelerde bulunuyorlardı. Tek dertleri bu milletin layık olduğu yere gelmesi ve gençliğin aydınlanmasıydı. Tekrarları zaman zaman yayınlanıyor kaçırmayın derim.


İşte ben en son : ÇİVİ ÇİVİYİ SÖKER 'i okudum Serhat Öztürk ile yaptığı söyleşi. Hayatını anlatıyor. Okudukça hakkında bu kadar az şey bildiğim için utandım. Bu nasıl bir hayat, dolu dolu yaşanmış yıllar. Yıllarca arkeoloji müzesinde görev alıp tablet tercümeleri yaparak  adımızı dünyaya duyurmuş. Katıldığı konferanslar ve yurtdışına götürdüğü sergiler sayısız. Yüzlerce makalesi var farklı dergilerde yayınlanmış ve bunlar bilimsel yazılar. Emekli olduktan sonra ise yazarlık kariyeri başlamış. Eşi uzun seneler Topkapı saray müdürlüğü yaptığı için sarayda lojmanda yaşamış. Japon prensiyle müzeyi ziyaretinde tanışıp tabletler hakkında bilgi verirken onu çok etkilediği için Japon ya seyahatlerinde prens tarafından ağırlanan dünya tatlısı bir insan. Yaşam enerjisi hiç bitmesim. Zaten kitapta ben boş boş oturmam oturana da hayet ederim diyor. 


1972 de emekli olmuş ama hiç durmadan çalışmış. Sıkıntılarını her zaman mektup yazarak ilgili mercilere iletmiş kimi zaman cevap almış kimi zaman alamamış ama yılmamış. Kitapta birkaç kere hala depolarda bekleyen binlerce tabletten bahs ediyor. Orada bir tarih yatıyor hem de tam 4000 sene öncesinden bize haber vermek için bekliyor. Kendimizi bundan esirgemekle kalmıyor dünyayı da bu kıymetli tabletlerden habersiz bırakıyoruz. Her zaman dediğim gibi tarihi açıdan o kadar zengin bir ülkeyiz ve bunu hiç kullanmıyoruz. Zenginliğimizi  paylaşarak paraya çeviremiyoruz. Başka ülkelerde binde biri var ama pazarlamayı çok iyi becerdikleri ve değer verdikleri için tüm dünya haberdar.
Biz de ise bu tabletleri çeviren yok, çevirtilmeli diyen yok kısacası uğraşan yok. Hatta İlmiye Çığ Amerika'dan teklif gelmiş kopyala gel tüm masraflar bizden sonra da yayınlarsın. Ama o yanlış anlaşılmalara sebeb vermemek için yapmamış bakanlığı haberdar etmiş ama yine de cevap alamamış. İşte size Kültür bakanımıza yazılması gereken bir mektup . Neden ? diyerek başlamalı mektup. Belki bir cevap gelir. Denenmeye değer ben ce....
Şimdi size İlmiye Çığ'ın bir yazısından bir örnek vereceğim :


Bu memleketin yalnız bir sorunu var, o da türban, hayır o türban değil, baş bohçası. Evet tam bir bohça, öyle ki, saçlar görünmesin, diye bir de altına bağ konuyor. Saçlar görünürse ne oluyor? Belki de sayın yıldız cıbıroğlu'nun yazdığı gibi erkekler kadın saçı büyülü, diye korkuyorlar veya mine kırıkkanat'ın bildirdiği gibi saç kılı başka kılı hatırlattığı için huylanıyorlar, anlaşılacak gibi değil.
Önce başörtüsü halinde başlayan bu olay, yeni siyasetçilerimizin eşleriyle yepyeni acaip bir şekle, bohçaya döndü. Bunları kadınlar yapmak istemedi, hep erkek zoruyla oldu. Amaç din değildi çünkü kuran'a göre onlar kadınların başlarını örttürmekle, kadınlar da örtmekle cennete gitmeyeceklerdi. Müslümanlık yalnız kadının başını bohçalaması ile de korunmayacaktı.


Muazzez İlmiye Çığ  sen çok yaşa ve ağzına sağlık. Seni çok seviyorum. Şimdi onun bir kitabını aldım bitirir bitirmez raporumu sizlere sunacağım. Tanımıyorsanız onunla tanışmanızı ve yazılarını okumanızı tavsiye ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder