11 Mayıs 2013 Cumartesi

Romantische Straße......Day 1

Almanya Romantic Road gezimizin ilk durağı olan Aschaffenburg'u atladık. Rotamız gayet ciddi çalışılmış              (thanks Yeşim) prof.turizmcilere yakışan cinsten idi. İlk ayağı atlama sebebimiz İstanbul'dan gidenler le İzmir'den gelenlerin arasında ki saat farkı ve araba kirala teslim al yola koyul derken farkında olmadan fazla zaman geçmesiydi. Kaçırdığımız yerin resmi  aşağıda bilginize sunulmakta.
 

İlk gecemizi geçireceğimiz Würzburg'a yetişmemiz gerekiyordu. Müzeler saraylar her yer ama her yer 6 olduğu an kapanıyor. Hemen otele yerleşip bavulları odaya atıp  Würzburg Palace'ın ziyaret saatlerini kaçırmamak için direkt saraya gittik.



Saray mutlaka gezilmeli. İçi muhteşem bahçesi muhteşem. Bizim şansımız mevsim yüzünden bahçe çoşmuşşşş. Aynı gezi kışın yapılırsa bahçe pek te iç açıcı olmaz.



Sarayın dışı kadar içide muhteşem. Bahçede bol bol resim çektik içeride resim çekmek yasak. Würzburg "must see" listemizde bir şapel ve bir şato daha olduğundan fazla oyalanmadan yola koyulduk.


Bu şapel bir tepede yer alıyor giderken sevimli TEK YÖN  olan bir yoldan kıvrıla kıvrıla yukarı çıktık. Evler çok sevimli ve süslü. Benim dikkatimi çekti bu almanlar süsü püsü çok seviyormuş meğer. Bahçeleri süslü perdeleri süslü camlarında asılmış sallanan süsler püsler. Masal evleri gibi hemen hemen hepsi. WürzburgKäppeleAltar'ı  ancak arkandan resmini çekebildim. Sarayı uzun uzun gezince 6 olan kapanış saatini 5-10 dk ile kaçırdık.

 

  Chapelle - Şapelin içi çok detaylı anlatılıyor oralara gidip te görmemek ayıp olur ama oldu işte biz göremedik. Gittik ama boş dönmedik for your info : Şapeli biraz geçince beyaz masa örtülü manzarası güzel olan hiç turistik olmayan içinde sadece yerlileri gördüğümüz bir restaurant var bilginize. Denemeli....


 

Feste Marienberg şapelin tam karşındaki tepede bulunuyor. Onun da bir içine giremedik ama dört bir yanından döndük durduk ve artık eminiz ki 1 cm bile boşluk bırakmadan surların dibine kadar üzüm bağları var. Şarapları da gayet keyifli. 

Unutmamanız gereken bir şey var: Hayat saat 6 da duruyor adeta donuyor. Her yerin kapanmasının dışında sokaklar sanki sokağa çıkma yasağı varmış gibi oluyor.

Biraz daha dolandıktan sonra odamıza gelip soyunup dökünüp akşam yemeği için hazırlandık. Daha önceden bulduğumuz ve gitmeye karar verdiğimiz restaurantın ok'ini resepysonist kızdan da "best " olarak alınca arabayı otelde bırakarak yürümeye başladık. Küçük kasaba Main River'ın içinden geçtiği sevimli bir yer. Nehir üzerinde ki heykellerle dolu köprüsünün yanında yemek yedik.

 

 Yemek çok keyifli , servis elemanı çok tatlı , yemekler lezzetli , şarap gayet başarılı, fiyat SÜPER. Mevsim KUŞKONMAZ mevsimi. Öğlen çorbasıyla başladığım kuşkonmaz kürü akşam da yemeği olarak devam etti. Beyaz kuşkonmaz Hollandaise soslu yanında ham. MMMMmmmmm çok iyi. Ben bira hiç sevmediğimden seyahat boyunca yerel şarapların tadına baktım güzeldi ama bira seven arkadaşlarım biraya doyamadılar diyebilirim.Ohhh diye diye literelerce içtiler. :)) Eeee daha ne olsun ...  Bir de Türkiye'de ne çok kazık yiyoruz diye komisyon kararı vererek geceyi sonlandırdık.

Giderseniz yapabileceğiniz bir diğer atraksyon bu köprünün üzerinde bizim yemek yediğimiz yerden alacağınız içkileri yudumlamak olacaktır. 

Unutmadannn bu nehirde hayatımın ilk yeni yapılmış, anormal büyük ve bana sorarsanız hilkat garibesi sınıfında birinciliği kimselere bırakmayacak olan ama her kamarasında da kocaman balkonları olan nehir gemisini gördüm. Dıştan çok çirkin di ama içi çok rahat ve lüks olduğu belli ve duyumlarımıza göre çok kuvvetli mutfakları da varmış bu gemilerin. Yani denenmeli.....

Yemekten sonra köprüde biraz yürüyüp resim çektik Sonra meydana doğru yürüyüp ufak bir şehir tutu attık. Sonunda açık bulduğumuz tek bar cafe kılıklı küçük yere oturup birşeyler içtik.Odaya dönüp ölü gibi uyuduk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder