16 Ağustos 2013 Cuma

Hmmmmm...........Ne desem.........

Sümerlileri Muazzez İlmiye Çığ ile tanıdım. Onun kitaplarını okuyarak öğrendim. Muazzez hanıma hayranlığım tartışılmaz keşke hiç yorulmasa da hep televizyonda sohbet etse. Eskileri anlatsa , dünya görüşünü paylaşsa........ Onun kitaplarından biri olan Sümerli Ludingirra ' dan bi alıntı yapacağım.







 ''Ah şu gençlik! Bugün ne kadar yalın gelen o olaylar, zamanında ne heyecan veriyordu insana! O günlerin özlemini zaman zaman çekiyorum; fakat yine de tekrar o günlere dönmeyi, yaşadığım bunca acı tatlı yılları tekrar yaşamayı istemiyorum nedense!''        
                                                                                                          Ludingirra'nın Yaşamöyküsü Tablet 4

Muazzez İlmiye Çığ,Sumerli Ludingirra


Yüzyıllar geçsede insan aynı insan ........... Yaşlılık aynı sıkıntı aynı keyif....... Latincede yaşımızı söylerken "30 yaşındayım" denmez "30 sene harcadım ,geçirdim" anlamına gelen bir cümle kurulurmuş. Bu da geçen senenin harcanıp bittiğini hatırlatır ve doğal olarak ta - neden kutlanılası bir durum olduğu gözümüze sokulurmuuuşşş.
Seneler harcamış biri olarak artık etrafımda ki acayiplikler daha çok canımı sıkar oldu.
Bugün ne yaşadım oradan başlıyayım:

- Kağıthane denen İstanbul'un semtlerinden birinde bir cenazeye katılacaktım.Eski Kağıthane camiinden kalkacak dendi. Cenaze sahibini fazla oyalamamak adına adresi sormadan telefonu kapattım.Kendimi google'ın güvenilir kollarına atıp eski camiinin Sadabad Camii olduğuna karar verdim. Camiiyi bulunca baktım ki kapalı ve restorasyonda .....Eski camiiyi önüme gelene sormaya başladım. Baktım olmuyor ben de en güvenilir muhatap olarak polisi uygun gördüm. Karakolun önünde 2-3 polis vardı yanaşıp "Kağıthane eski merkez camii neresi acaba " dedim. Bu arada açıklamak zorundayım yol boyunca kaç kişiye sorduysam merkez camii meydan da dedi ben de bu soruyu tam da meydanda bulunan polis karakolunun polislerine sordum.
Cevap olarak - bilmiyoruz dediler ve  hatta bir tanesi tatmin olmadı ben buralı değilim buraya yeni tayin oldum bile dedi.
Ben de ne varsa esnafta var deyip bir dukkana yanaşıp sordum aynı soruyu cevap ise şok edici oldu......
-Meydanda ki karakolun tam arkası............şaka ......gibi diyesim var ama değil............karakolun tam arkası.
Efendim karakolun arka çarprazında bulunan camii de restorasyonda olduğunda kapalı. Ve bu işle her hangi merciii uğraşıyorsa şunu uygun görmüş: meydan da karakolun ensesi, garanti bankası ensesi, heykelin sağı diye anlatılabilecek noktaya L şeklinde suntadan bir müştemilat mı her ne ise onu yapmış ve camii görevi görüyor. Ama atlamamışlar o sevimsiz açık yeşile boyamışlar.

Diyeceksiniz ki sen neye kızdın şimdi.
1- Neden bölgede ki tüm camiiler aynı anda restore ediliyor. Biri bitip biri başlasa daha makul olmaz mı?
2- O sunta yapıyı nasıl uygun görmüşler ayıp değil mi?
3-Polisimiz nasıl bu kadar ayakta uyur . Karakolun arkasından haberi olmaz. Heee yok var dı da benle dalga mı geçtiler.Geçtiler se neden ?
Not : Detay geçmesem olmaz , ben dini işlere çok takılan bir insan değilim aslında bu da biline.

Bu sinir olmanın altında bir acıda yatmakta. Katıldığım cenaze malesef cinayet yüzünden. Deniz kenarı müstakil evinde salonda uyuya kalmış 70 li yaşlarda çok tatlı bir hanım (- ki rahmetli odur) , eşiyse üst katta odasında uyuyor. Malesef evinde taş döşemesi yapan işçi yani hem para hem de yemek verdiği ve kıyamadığı o işçi camı kırıp eve giriyor, altın ve paralarını alıp boğazını kesip öldürüyor. Nur içinde yatsın.
Unutmamalı hep tetikte olmalı. Bu devirde kimseye acımamalı. O zaman da nasıl insan olmalı?




Kimsenin işi gücü yok, ama herkes de bir işte…
İşsiz güçsüz kimse yok.
Dağı, önce yeryüzüne mıh yaptı da sonra
yerin yüzünü deniz sularıyla yıkadı.
Yeryüzü öküzün üstüne yerleşti…
Öküz balığın, balık da havanın üstünde!
Hava ne üstünde?
Ancak bir hiç üstünde!
Şu halde herşey bir hiçten ibaret…
Bu kıvranmalar, bu didinmeler ancak bir hiç!
Feridüddin Attar, Mantık Al-Tayr.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder