21 Ağustos 2013 Çarşamba

Karaciğer.............Prometheus.............Dr.Oz...................

 
 
Gece geç saatlere kadar oturunca internette surf yap, o aptal facebook oyununu oyna, kitap oku derken kendimi mutlaka bir ara Televizyona bakarken buluyorum. Ama kelimenin tam anlamıyla bakarken.... Sebeb-i mucib-i televizyonda bir şey yok seyirci de sadece bakıyor. Belgesel belgesel nereye kadar insan değişiklik istiyor. Neyse fazla uzattım. Sonunda kendimi Dr.Oz seyrederken buldum. 
Karaciğerden bahsediyordu. Demesi şu ki : Günümüzde kalp hastalıklarının öncüsü karaciğer rahatsızlıkları. Bunu engellersek kalbi de koruyormuşuz. Karaciğer şeker ve karbonhidratı sevmiyormuş. Bu ikisi aynen kanser hastalığını arttırması gibi karaciğeri de hasta ediyormuş.
Fakat bilinen şu ki karaciğer çok güçlü bir organ kendini neredeyse yoktan var edebildiği gibi hastalanmış halini bir kaç günde toparlıyabiliyormuş.
 
Dr.Oz üzerine basa basa bir myth i daha yıktı ALKOL karaciğerin baş düşmanı falan değil. Aşırı derece de saçmalayan tip değilseniz -sağlığınıza diyerek içmeye devam (Aydın Boysan'ın da dediği gibi -şerefe içmeyelim şerefli olmak sizin elinizde biz sağlığa içelim sağlığa onun ne zaman ne olacağı belli olmuyor :)) ) ama asıl düşman şeker ve karb lar unutmayın.
Kurtarmak için iki formul verdi ben ce denemeye değer. Ya işe yararsa ...........Yani bilginize sunarım :

1- Sabah kalktığınızda ılık suya limon sıkıp bir kaç damlada acı sos eklediğiniz bir bardak suyu için
2- Günde 3 cup turpgiller ve  yeşiller roka,fesleğen kılıklı yani koyu renkli ve acımsı olanlarından tüketilmeli.

Doktor ağzıyla anlatamıyacağım ama acayip işe yarıyormuş.Merak edenler eminim Dr.Oz un sayfasından detay alabilir.
Karaciğer kıymetli ve önemli bir organ kıymetini bilmeli. Bir de alıntıyla süslemeliyim dedim ve yine mitolojiye bulaştım :  


 
Efsaneye göre Prometheus, bir kurban töreni sırasında, kestiği sığırın etlerini ve iç organlarını hayvanın işkembesine sararak derisinin altına, sıyrılmış kemikleri ve arta kalan kısımları da içyağına sararak Zeus’a sunar. O’na kendi payını seçmesini ve diğer kalan payı da insanlara vereceğini söyler. Zeus iç yağına sarılmış olanı tercih eder,tabii yağı kaldırdığı an kemikleri görecek ve Prometheus’un onu bu şekilde aldatmasına kızacaktır. 
Bu durum üzerine Zeus, insanlara ateş göndermemeye karar verir böylece eti pişiremeyeceklerdir. Fakat insanları her zaman destekleyen Prometheus, Hephaestios’un ocağından çaldığı ateşi insanlara yollar. Bir başka anlatıma göre Prometheus bu ateşi, güneşin tekerleğinden çalmıştır.
Prometheus’un kendisini aldatmasına ve insanlara verdiği cezayı hiçe sayarak onlara yardım etmesine kızan Zeus, Prometheus’u Kafkas Dağları’na zincirlemiştir. Ayrıca bir kartalı da Prometheus’un ciğerini yemesi üzerine başına musallat etmiştir. Kartal her gün Prometheus’un yanına geliyor, karaciğerini yiyor ve ertesi gün karaciğer yeniden oluşuyordu.’
Prometheus daha sonradan Heracles tarafından kurtarılmıştır.
 
Efsane ilk bakıldığında, insanın ateşle tanışmasının öyküsü veya en basitinden Prometheus’un cezalandırılmasının öyküsüymüş gibi algılanmaktadır. Tabii ki efsane bunları da içermektedir. Ama günümüz gerçeklerine baktığımızda, bu hikayedeki en önemli unsurun ‘Karaciğerin Yenilenmesi’ olduğu kanısına varmaktayız. Günümüzden 2700 yıl önce karaciğerin bu özelliği biliniyormuşcasına bir efsane anlatılmıştır. Belki bu gerçek ilk defa bu efsane içerisinde belirtilmiştir, belki de bilinen bir gerçek kullanılarak efsaneye bir detay katılmıştır.
 
Mitoloji 2700 yıl önce biz biliyorduk diyor, Nepal - Çin biz 5000 yıl önce biliyorduk diyor Ehhh günümüz doktorları da birşeyler diyor .......... Gerisi size kalmış............Enjoy...........

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder