3 Ekim 2011 Pazartesi

TV.....

Ben, itiraf ediyorum " ukalayım" yani TV. konusunda. Herşeyi beğenmediğim gibi bir de seçicilikten öleceğim. Sezon açıldı ohhhh diziler başladı falan yok bende. Sevmiyorum sevemedim. Eskiyi özlüyorum belki. Pazar sabahı 10 gibi kahvaltı çoktan bitmiş, annem sofrayı ve evi toplamış, kahvelerini yapmış olurdu. Tam o saatte "pazar sineması" başlardı. Hafta boyunca beklediğim müthiş Kooo boy filmleriydi bunlar. Ama bu gün keyifle seyredilen ve aşkla beklenen yayın neredeyse yok. Var tabii olmaz olurmu ama azzz...
Bana göre az, hatırlatırım ukalayım. Çoğu dizinin fragmanını falan seyredince " bunun neresini beğeniyorlar ve bu işi yapanlar bu rezillikten nasıl oluyor da bir de para kazanıyor" diyorum. Hele hele dizileri yayınlarken hiç mi Anadolu insanı düşünülmez. Biz bile hikayeleri için yok artık daha neler derken, köylümüz ne düşünüyor? Belki de aşırı dincilik, kapanmanın yani kafaları sarıp sarmalayıp paket etmenin ( 2-3 kat saranlara lafım) artmasının sebebi olabilir. Haklı olarak şöyle bir mantık kurulabilir, Başı açık olup bööööle olacağına, kapansın ve okumasın, aklını böööleee şeylere yormasın da  dizimin dibinde olsun. Kim bilir?
Hadi abartmayayım deyip asıl söylemek istediğime geleyim. Ben dizi seyretmiyorum. Sadece bir tane seyrediyorum onun da benden başka seyreden yok etrafımda. TRT 1 de doğudaki askerlerimiz ve PKK nın savaşını anlatıyor. " Sakarya Fırat " İlginizi çeker mi ? bilemem ama tavsiye ederim.
Ben genelde gözlerim dolmuş ve tahtaya vurup allah korusun diyerek seyrediyorum. Gerçek, acı gerçek.....


Belgeselciyim diyeceğim itici ve abartı gelecek ama ne yapayım doğru. Şimdi yeni bir program tavsiye edeyim. World Travel Chanel da Figen Batur ve Nihat Odabaşı. Figen Batur hep sevdiğim bir gazetecidir. Nihat Odabaşı ise tanımasamda keyifli bir insan bence. Neyse bu ikisi dünyayı geziyor . Bir de keyifli, sanat var, yemek içmek var, gece klubü var. Ben de dün akşam onlarla beraber Londra'yı gezdim. Çok güzeldi. Gözüm,gönlüm açıldı. Oradan öğrendiğim birşey paylaşmak istiyorum. Saatchi Art Galleryi gezdiler. Çok keyifliydi.




Ama bir iş paylaştırlar detaylı detaylı sanatçısıyla ropörtaj yaptılar uzun uzun işini anlattı. Çok güzeldi çooookkkkkkkkkkkk.
Richard Wilson'ın 20:50 adlı çalışması. Efsane olmuş olan bu çalışmadan ben Figen ve Nihat sayesinde haberdar oldum. Heykeltraş 1987 de bu işini tamamlamış. İş bir oda da bulunan tanklara geridönüşüm benzin bazlı bir madde doldurulup, duvarların da derinlik verilerek boyanması ile oluşmuş. Müthiş. Mutlaka görülmeli.



Sonuç : Bence gereksiz ve boş şeyler seyredip de " ben boş boş bakıyorum, aklımı boşaltıyorum diyeceğinize değişik şeyler bilmediğiniz şeyleri öğrenebileceğiniz filmler yada programlar seyredin. Bunamayı engellemek için 30 yaşından sonra öğrenmeye devam etmek gerekiyormuş. Bilginize....
Okunmak veeeeeeeeee yorum almak üzere......................

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder